Aziz Weysi: ABD bize ihanet etti, Şiiler topraklarımızı istila etti

General Aziz Weysi Times'ta yayınlanan makalesinde İran ve Irak'ın Şii milisler ve Irak ordusu ile Kürdistan topraklarını istila ettiklerini belirterek Batı dünyasının bu duruma karşı sessizliğini 'Kürtlere ihanet" olarak tanımladı.

Haber Merkezi

Kürdistan Peşmerge Güçleri Zerevani Özel Birlikleri komutanı General Aziz Weysi, Times'ta yayınlanan makalesinde İran ve Irak'ın Şii milisler ve Irak ordusu ile Kürdistan topraklarını istila ettiklerini belirterek Batı dünyasının bu duruma karşı sessizliğini 'Kürtlere ihanet" olarak tanımladı.

Kürdistan'daki bazı siyasi ve askeri liderlerin İran ve Irak'la umutsuzca bir anlaşma yapmaları ve askeri güçlerini savaşmadan geri çekmelerinden kaynaklı bir zafiyet yaşadıklarını ifade eden Weysi, Batı'nın yeterli destek sunması durumunda, Kürdistan ile Batı'nın ortak düşmanları tarafından böylesine ölümcül bir manipülasyona karşı bu kadar kırılgan olmayacaklarını söyledi. General Aziz Weysi, Times'ta yayımlanan makalesinde şunları söyledi:

"Kürdistan'nın DAİŞ'i yenilgiye uğratmasının ardından geçen ay bağımsızlık referandumu yoluyla haklarımızı korumak için çabucak hareket ettik. ABD ve dünyanın geri kalanının barışına katkıda bulanan istikrarlı bir ortak olarak rolümüzü pekiştirme fırsatı bulduk. Ancak trajik olaylar neticesinde, geleceğimiz şimdi komşularımızdan gelen saldırılar ve dünyanın kaderimize olan ilgisizliği nedeniyle ciddi bir tehdit altında bunuyor. Bizim kaybetmemiz, medeniyeti, radikal İslamcı terörizm vahşetinden ayıran ön saflarda olmayan ABD’nin ve özgür dünyanın tümünün kaybetmesi anlamına gelecektir.

Bağımsızlık referandumu sonrasında Irak ve bölgeden yükselen tepki ekonomik olarak hava sahamızın kapatılmasıyla arttı ve mali işlemler sona erdirildi ve yetkililerimize yönelik tutuklama emri çıkarıldı. Uluslararası tepkinin eksikliğinden cesaret alan Irak ve İran'ın saldırganlığı, Irak Ordusu ve İran'ın desteklediği milisler tarafından topraklarımızın istila edilmesiyle sonuçlandı. Bu milisler, Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları Grupları gibi terörizmle beslenen grupları içeriyor.

"ABD SİLAHLARIYLA KÜRDİSTAN'I İSTİLA ETTİLER"

İran Devrim Muhafızları’nın bu yeni duruma verdiği yanıt, M1 Abrams tankları da dahil olmak üzere en son teknoloji ürünü Amerikan silahlarını kullanarak, kilit bir müttefiğe saldırmaktı. 'Taraf tutmayacağım' diyen Başkan Trump’ın, silahların teröristlerin eline geçmesine izin vermesi ve onlara halkımıza soykırım yapılmasını sağlamak için özgür bir irade tanıması kesinlikle ironidir ve tarafsızlıktan uzaktı.

Bu milisler ABD bayrağını yakıp üzerinde yürürken, ABD silahlarıyla topraklarımızı istila ederken ve Peşmergelerimizin kafasını keserken sesi soluğu çıkmayanlar, bir futbolcu bir diz darbesi aldığında kıyameti koparırlar.

Neyse ki, ABD Kongresi'nde, koridorun her iki tarafında da, Cumhuriyetçi Trent Franks’tan Senatör Chuck Schumer'e kadar pek çok tanınmış müttefikimiz var. Biz hala Başkan Trump'ın neden İran kontrolündeki Bağdat'ın tarafını tutmaya karar verdiğini ve bizi kaderimizle baş başa bıraktığını anlayamıyoruz.

"ESAD'IN DA KÜRTLERE SALDIRMASINA İZİN VERECEKLER Mİ?"

Bu politika ileride çok geniş kapsamlı sonuçlara ulaşacaktır. Suriye'nin Kürtleri ayrı bir varlık olsalar da, uğradığımız ihaneti gördüklerinde ve koalisyon için ne kadar yararlı oldukları göz önüne alındığında ne düşünmeleri gerektiğini merak ediyoruz. Acaba ABD, Suriye’nin birliği adına, İran'ın desteklediği militanların orada da Kürtlere saldırmasına müsaade edecek mi?

Irak’ın kaybedilmemesine yatırım yapma konusunda son derece iştahlı görünen Batı, güçlerimize asla kıyaslanabilir yatırım yapmadılar. Peşmergelerimiz için aldığımız sadece 22 milyon dolarlık direkt yardım, ABD'nin "30. Birlik" olarak bilinen başarısız bir birimde birkaç Suriyeli asiyi eğitmek için harcadığı 500 milyon dolarlık meblağla kıyaslandığında çok komik kalıyor.

"BÜYÜK BEDELLERE RAĞMEN KAPILARIMIZI AÇTIK"

Savaş alanında yaklaşık 2 bin Peşmerge kaybettik ve 9 binden fazla yaralımız oldu. Ezidi kurbanları, seks köleleri, çarmıha gerilme cezası ile karşı karşıya kalan Hristiyanları ve binaların damından aşağıya atılan homoseksüeller de dahil, bölgemize sığınan savaş mağduru sivilleri memnuniyetle karşılayıp koruduk. Dünyanın herhangi bir yerinden farklı olarak, bugünlerde halkımızın üçte birini oluşturan Irak ve Suriye iç savaşlarından dolayı yaklaşık iki milyon mülteciye rağmen, mültecileri ağırlama endişesini taşımadık.

Geçen hafta Irak ve İran'ın bölgemize yapmış olduğu saldırılar neticesinde 180 bin yeni mülteci evlerini terk ederek bize sığınmak zorunda kaldı ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bağdat'tan ulusal sağlık ve insani kaynaklarına ait payımızı henüz alabilmiş değiliz ve uluslararası topluluktan yalnızca itibar desteği alabildik.

"IRAK, İRAN'IN BIRAKIP BATI'NIN KOLLARINA DÖNMEYECEK"

Tüm bunlara rağmen Peşmergelerimiz siyasi iklimden bağımsız olarak teröre karşı savaş konusunda her zaman kararlı olmayı sürdürecekler. Batı uygarlığını korumak adına bu savaşa devam etmeleri, Batı'nın hoşlandığı en temel haklardan bazılarının inkar edilmesine izin vereceklerini bildiklerinden çok daha korkutucu.

Müttefiklerimiz, kendisini uzun süre önce İran’a satan ve asla Batı’nın kollarına dönmeyecek olan Irak merkezi yönetimini kazanmak için Kürdistan'ı sattılar. Hiçbir ABD doları ya da yaşamı, Irak'ı uygar dünyaya birleşik, demokratik ve istikrarlı bir müttefik yapamaz; artık bu rüyadan vazgeçmenin ve değişim için bize şans vermenin zamanıdır.

BATI VE ABD'NİN BİZDEN BAŞKA ÇARESİ YOK"

Amerika ve Batı’nın özgürlüğün yanında durmak için, bizimle birlikte durmaktan başka çareleri yok. Bu sözlerden bazıları müttefiklerimiz için acı bir ilaçtır, ancak geçmişten ders alınmadan Irak'taki bir sonraki felaket hemen köşede bizi bekliyor.