K24 ÖZEL - Kürt toprağına akan suların yolu çevrildi!

İran’ın, Kürtler’e karşı güç dengesini elinde tutmak için son yıllardaki politikalarında suyu bir koz olarak kullandığı belirtiliyor.

Cesim İlhan

İran’ın, Kürtler’e karşı güç dengesini elinde tutmak için son yıllardaki politikalarında suyu bir koz olarak kullandığı belirtiliyor.

Doğu Kürdistan’ın (Rojhılat) Serdeşt bölgesinde Küçük Zap Nehri üzerinde geçtiğimiz yıl baraj yapımına başlanmış ve su kesilmişti.

Nehir Kürdistan’dan geçtiği için bölgede tarımla uğraşan çiftçiler ve köylüler zor durumda kalmıştı.

İran, geçtiğimiz yıl, Kürdistan’dan geçerek Irak’a akan Küçük Zap Nehri üzerinde kurulu Silve, Visk ve Kolse barajlarını kapatmıştı.

Böylece yaklaşık 90 bin kişi içme suyu sıkıntısı çekmeye başlamış, tarım ve balık çiftliklerinde büyük zarara sebep olunmuştu.

Ayrıca derenin kuruması sonucu yüzlerce balık susuzluktan ölmüştü.

O dönemlerde bağımsızlık referandumuna karşı çıkan İran’ın böyle bir hamle ile Kürdistan’a baskı kurmaya çalıştığı ifade ediliyordu.

Son günlerde İran’da başlayan su protestoları ile birlikte Tahran, hem Rojhılat’ta, hem de Kürdistan’da Kürtler’e karşı yeni bir su hamlesi yapmaya başladı.

İran Devrim Muhafızları (Pasdaran), geçen hafta, Erbil’in İran sınırına yakın Hacı Omeran bölgesindeki çoban ve çiftçilerin bulundukları yerleri terketmelerini istemişti.

K24’e konuşan uzmanlar, İran’ın Kürtler’le olan su meselesinin yeni bir krize yol açacağı görüşünde.

TAHRAN’IN KORKUSU

ABD’de yaşayan İranlı gazeteci Ferşad Hashemi, İran’ın, Kürtler’in hak talep etmesinden her zaman korktuğunu ifade etti.

Hashemi, su sorunu konusunda şunları söyledi:

“İran, Batı Azerbaycan’dan Kürtler’e doğru akan bütün nehirlerin yönlerini değiştirdi. İran bu su hamlesini bir araç olarak kullanıyor. Kürt siyasi hareketlerini ve bağımsızlığın önünü bu şekilde kesmek istiyor. İran bunu hem Rojhilat’a, hem de Kürdistan Bölgesi’ne yapıyor.”

Tahran’ın, Erbil’in Bağdat’tan bağımsız hareket etmesini istemediğini vurgulayan Ferşad Hashemi, şöyle devam etti:

“Rojhilat’ta da halkı açlıkla terbiye etmeye çalışarak rejime karşı başkaldırmalarını önlemek istiyor. İran bu su politikalarıyla, ‘ben istediğim zaman suyu açarım, istediğim zaman da kapatırım’ demek istiyor. Aslında bu bir mesajdır.”

TAHİR: OLAY SİYASİ

İstanbul Üniversitesi’nden jeoloji yüksek mühendisi Mehmet Tahir de, İran’ın Kürdistan’a giden suyu kesmesinin tamamen siyasi olduğunu söyledi.

Tahir, “İran, bunu ilk defa yapmıyor. Geçen yıl da bağımsızlık referandumundan önce de böyle birşey yaptı. Ama Kürdistan Bölgesi’nin buna karşı tepkisi çok zayıf. İran şu ana kadar 20’den fazla baraj yaptı. İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne giden suyu kesmesi tamamen siyasi bir hamle. Su meselesi Kürdistan’a karşı kullanabilecek iyi bir kozdur. Bu nedenle Kürdistan Hükümeti, bütün bunlara karşı hazırlığını yapıp önlem almalıdır” dedi.

ASLAN: TERBİYE SİYASETİ

10 yıl İran’da yaşayan ve ülkeyle ilgili “Sessiz Devrim” kitabına imza atan Yakup Aslan ise, “Kürdistan, suyun en fazla olduğu bir bölge. Ancak her zaman suyu kontrol eden egemenler halkı su kesintisi, zehirlenmesi ve benzeri politikalarıyla tehdit etmişlerdir. Bölgedeki ulus devletlerin tamamının başvurdukları yöntem bu” dedi.

Aslan, İran’ın petrol hamlesinin ardından su şantajına başvurduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

“Kürtler’in kendi politikalarına teslim olmasını istiyor. İran bölgede bu tehditlerle hakim olmaya çalışıyor. Kürtler’in Irak rejimine ve dolayısıyla kendisine boyun eğmesini arzuluyor. Kerkük petrolüne el koyması da bundan dolayı değil miydi?”