K24 ÖZEL – Prof. Dr. Bağcı: Türkiye’ye karşı 6’lı blok oluştu

Türkiye ile Yunanistan arasında cereyan eden krize değinen Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Doğu Akdeniz krizinde Türkiye karşısında 6’lı blok oluştuğunu, bunun da Türkiye’yi Akdeniz’de yalnızlığa ittiğini söyledi.

ANKARA (K24)

Türkiye ile Yunanistan arasında cereyan eden krize değinen Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Doğu Akdeniz krizinde Türkiye karşısında 6’lı blok oluştuğunu, bunun da Türkiye’yi Akdeniz’de yalnızlığa ittiğini söyledi.

Türkiye, Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı ‘deniz yetki sınırlandırma anlaşması’nın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu.

10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik edecek.

Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.

Yunanistan, gelişme üzerine güvenlik kurulunu toplarken, Türkiye de son durumu haftalık kabine toplantısında değerlendirdi.

Söz konusu gelişmelerle ilgili K24’ün sorularına yanıt veren Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, şunları söyledi:

“Türkiye’nin karşısında 6’lı bir blok oluştu. Bu da Türkiye’yi Akdeniz’de yalnızlığa itiyor. İbrahim Kalın, bunu ‘muhteşem yalnızlık’ olarak tanımladı ama devletlerin yalnız kalması iyi değildir. Türkiye’nin bu oluşan bloğu delmesi, gedik açması gerekiyor.”

Mısır ile Yunanistan arasında imzalanan anlaşmanın tarihsel öneminin olduğunun savunan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan (1769-1849) beri ilk defa böyle bir şey oluyor. Akdeniz’deki bu anlaşmanın yapılmış olması Türkiye açısından geçersizdir. Türkiye’nin çıkarlarına terstir. Türkiye bu anlaşmayı kabul edecek bir ülke konumunda değildir. Ama anlaşma imzalanmıştır. Bunun pratiğe ne kadar uygulanacağı önemlidir” dedi.

“DEMOKRATİK ÜLKELER BİRBİRİYLE SAVAŞMAZ”

Yunanistan ile Türkiye arasında çatışma ihtimali olup olmayacağını yorumlayan Bağcı, şunları ifade etti:

“Türkiye ile Yunanistan arasında bir askeri çatışma teorik olarak mümkün ama pratikte çok zor. Hem Avrupa Birliği hem de NATO için, altından kalkamayacakları bir durumu getirir. Biri AB üyesi bir ülke, diğeri AB’yle müzakere eden bir ülke. 1995’li yıllardan beri dünyada şöyle bir teori vardır: Demokratik olan ülkeler birbiriyle savaşmaz. Eğer çatışma riski ortaya çıkarsa (NATO üyesi iki ülkenin, AB’ye üye ve aday olan bir ülkenin çatışması anlamına gelir) bunu ne AB ne de NATO dünyaya anlatamaz.”

Avrupa Birliği’nin “barış projesi” olduğunu anımsatan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, olası çatışmanın aynı zamanda bu projeyi de ortadan kaldıracağına dikkat çekti.

Güç gösterilerinin ve diplomasinin devam edeceğinden söz eden Bağcı, “Yunanistan’ın teknik olarak Türkiye’ye saldırması çok zordur. Türkiye askeri olarak güçlüdür. Yunanistan’ın 1919-22 arası dönemdeki gibi Anadolu’ya girecek hali yok, bu kez tersi olabilir. İngiltere ve Rusya zaten dışarıda, ABD hiç kimsenin yanına gelmez” dedi.

“MISIR ARAP BİRLİĞİ’NİN DESTEĞİNİ ALDI”

Arap ülkelerinin Yunanistan’a yakınlaşmasını da değerlendiren Bağcı, şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye’nin yalnız kaldığı doğrudur. Suudi Arabistan, özellikle Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafıyla çok sıkı bir ilişki içinde. Son olarak Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Kıbrıs’a gitti. Bu, Türkiye’nin arzu etmediği bir şey ama Mısır ve Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye yönelik ortak politikaları İhvancılık veya Müslüman Kardeşler’le olan ilişkisi nedeniyledir. Suriye ile Mısır 1957-59 yılları arasında ‘Birleşik Arap Cumhuriyeti’ olarak deneyimleri var. Türkiye’nin de gördüğümüz kadarıyla Mısır’la ilişkisi iyi değil. Mısır’ın Yunanistan’la işbirliği anlaşması imzalaması Türkiye’ye cephe açmak anlamına gelir. Bunu yaparken de bütün Arap Birliği’nin (Katar hariç) desteğini almış durumda. Filistin konusunda biraz şüphelerim var. Ama Filistin diğer bütün Arap ülkeleri gibi Türkiye’nin ‘Fırat Kalkanı Operasyonu’, ‘Zeytin Dalı Operasyonu’ ve son olarak ‘Barış Pınarı Operasyonu’na karşı çıktı. Bir tek Arap ülkesi bu operasyonlarına destek vermedi.”

“Türkiye Akdeniz’deki çıkarlarından vazgeçmek zorunda değildir” diyen Bağcı, “Türkiye Libya’da olmalı mıdır?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Evet, olması gerekir. ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya da orada. Herkes kendi gücü çerçevesinde bir gösteride bulunmak istiyor, Türkiye’nin yapmaması gereken tek şey, geri adım atmasıdır. Hem güç göstermesi gerekecek hem de diplomasiye devam edecektir. Ama bloğun Türkiye’ye karşı ortak bir harekat içerisine gireceğini düşünmüyorum.”

YUNANİSTAN - TÜRKİYE GERİLİMİ

Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı “Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma Anlaşması” ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı Birleşmiş Milletler’e (BM) kaydettirmişti.

Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.

AB de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin, "yasa dışı" olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti.

Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu.

YUNANİSTAN’DAN AB’YE ACİL TOPLANTI ÇAĞRISI

Yunanistan dün, Türkiye'nin Akdeniz'deki adımlarını görüşmek üzere Avrupa Birliği'ni acil olarak toplantıya çağırmıştı.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Ankara ile yaşanan sondaj krizinin üye ülkelerle görüşüleceği kaydedilmişti.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis Türkiye'ye ait sismik araştırma gemisi Oruç Reis'in Navtex ilan ederek Kıbrıs Adası açıklarında hidrokarbon arama çalışmalarına devam etmesi üzerine ulusal güvenlik konseyini acil toplantıya çağırmıştı.

TÜRKİYE’DEN TEPKİ

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan'ın AB'ye yapığı çağrıya sosyal medyadaki açıklamasıyla tepki göstermişti.

Çelik, "Yunanistan her zamanki gibi haksız, hukuksuz, saldırgan politikalarına destek için Avrupa Birliği’ni toplantıya çağırmış. Avrupa Birliği, Yunanistan’ın tüm Avrupa’yı ‘Yunan tiyatrosu’na çevirmesine izin vermemelidir" diye yazmıştı.

Çelik, şunları ifade etmişti:

“(Yunanistan) Türkiye'nin jestini çözüm için bir fırsat olarak değerlendirmek yerine, samimiyetsiz ve ikiyüzlü bir pratik ortaya koydu ve Mısır ile korsan anlaşma yapma yoluna gitti. Bu sözde anlaşma, uluslararası hukuka ve Türkiye'nin Libya ile Doğu Akdeniz’de akdettiği meşru anlaşmaya aykırı olduğu gibi Yunanistan tarafının Türkiye'nin iyi niyetini suiistimal etme niyetini açıkça ortaya koymuştur. Yunanistan’ın Türkiye'nin faaliyetine itiraz etmesinin hiçbir hukuki ve meşru dayanağı yoktur. Bölgedeki Yunan adalarının Türkiye’nin kıta sahanlığını kesmesi gibi bir iddia uluslararası hukukun hakkaniyet ilkesine aykırıdır.Yunanistan gaspçılık arayışlarını bir kenara bırakmalı."

MISIR İLE YUNANİSTAN MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE ANLAŞMASINI İMZALADI

Mısır ile Yunanistan, Doğu Akdeniz'de iki ülke arasındaki deniz sınırlarını belirleyecek bir münhasır ekonomik bölge anlaşmasına imza atmıştı.

Türkiye'nin Libya ile deniz sınırı anlaşmasına karşı çıkan Yunanistan, Libya'nın komşusu Mısır'la bir deniz sınırı anlaşması imzalamıştı.

ANKARA: ANLAŞMA YOK HÜKMÜNDE

Öte yandan, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan ile Mısır arasında bugün imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasının, Türkiye için yok hükmünde olduğunu açıklamıştı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, bu iki ülke arasında deniz sınırı bulunmadığına işaret edilerek, "Bugün imzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız sahada ve masada ortaya konacaktır" ifadelerine yer verilmişti.