Diyarbakır Barosu: Kürtçeye yönelik bu tür tanımlamaları kınıyoruz

Diyarbakır Barosu, “Diyarbakır Barosu olarak, Kürt diline yönelik bahse konu bu tanımlamaları ve uygulamaları kınıyoruz ” açıklamasında bulundu.

HABER MERKEZİ

Diyarbakır Barosu, sunuculuğu yaptığı programda Kürtçe konuşan konuğu yayından alarak “Burası Türkiye Cumhuriyeti” diyen Didem Arslan Yılmaz’a tepki gösterdi.

Baro tarafından yapılan yazılı açıklamada, şu hususlara dikkat çekildi:

“Uzun yıllar Kürt dilinin kullanımı ve Kürt kültürüne yönelik sistematik bir inkar ve asimilasyon politikalarından sonra, özellikle çözüm süreci ile birlikte kamusal alanda Kürtçenin kullanımı önündeki engellemelerden kısmen de olsa vazgeçilmiştir. Yeterli görülmemekle birlikte, ana dilde savunma hakkına yönelik yasal düzenlemenin yapılmış olması, başta Mardin Artuklu Üniversitesi olmak üzere bir kısım üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümünün ve TRT’de Kürtçe yayın yapan bir kanalın açılması gibi kısmi müspet gelişmeler yaşanmıştır.”

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Son yıllarda, Kürt dilinin kamusal hizmetlerde kullanımının yasal mevzuata bağlanması gerekliliği ve  ana dilde eğitim hakkına yönelik talep ve tartışmalar yürütülürken, Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin, Kürtçe şarkı eşliğinde halay çekmiş olmaları nedeniyle, sadece Türkiye’de yaklaşık 25 milyon insanın ana dili olan Kürt diline ilişkin kamusal makamların ‘bilinmeyen ve anlaşılmayan bir dil’ şeklindeki tanımlamanın yapılarak soruşturmaya konu edilmesi, yine bir TV programında Kürt dilini kullanmaktan kaynaklı  engellemelerin ve ayrımcı yorumların kabulü mümkün değildir. Bu ve benzeri uygulamalar geçmişteki yasakçı anlayışın, inkar ve asimilasyon uygulamalarının maalesef devam ettiğini göstermektedir.”

“Daha önce mahkeme ve TBMM tutanaklarında, Kürt diline ilişkin ‘bilinmeyen dil’ gibi tanımlamaların yapıldığı herkesin malumudur” denilen açıklamada, şöyle denildi:

“Ülkemizde yaklaşık 25 milyon insanın ana dili olan ve dünyanın en zengin dillerinden biri olan Kürt diline ilişkin kamusal alanda bu ve benzeri tanımlamaların yapılması, haklı olarak toplumda büyük bir rahatsızlığa ve tepkiye yol açmaktadır. Diyarbakır Barosu olarak, Kürt diline yönelik bahse konu bu tanımlamaları ve uygulamaları kınıyoruz. Kürt dilinin varlığını koruması ve gelişiminin sağlanması önündeki kamusal alandaki keyfi uygulamalara son verilmesini, bu ve benzeri uygulamalarda sorumluluğu bulunanlar hakkında gerekli adli ve idari soruşturmaların başlatılmasını ve etkin bir şekilde yürütülmesini talep ediyoruz.”

Diyarbakır Barosu, “Bilinmeyen bir dil değil; Kürt dili” ifadelerine yer verdiği açıklamasında, sürecin takipçisi olacaklarını bildirdi.

VAN BAROSU’NDAN SUÇ DUYURUSU

Öte yandan Van Barosu, Yılmaz hakkında suç duyurusunda bulundu.

Baronun Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen dilekçesinde, Yılmaz’ın “nefret suçu” ve “alenen aşağılama” suçu işlediği belirtildi:

“Sunucu, sanki Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkçe dışında başka bir dilin konuşmanın yasak olduğu, başka ırka mensup kişilerin başka dili konuşmanın suç olduğu ve bunun bir bedeli olduğunu ima etmiştir. Savcılığınızca yapılacak soruşturma çerçevesinde de görüleceği üzere şüphelinin basın yoluyla alenen bir ırkı, bir dili aşağıladığı hatta hor gördüğü açığa kavuşacaktır. Şüphelinin Kürtçeye olan nefretinden sonra hem sosyal anlamda hem de sosyal medya mecralarında binlerce kişi bu nefret söylemine tepki göstermiştir. Ulusal anlamda büyük bir tepki karşılık bulması ve genelde Kürtçeye özelde ise Kürt halkına karşı nefret söylemi nedeniyle savcılığınızca resen yapılacak soruşturma çerçevesinde şüphelinin cezalandırılmasını talep ediyoruz.”

DİDEM ARSLAN YILMAZ ÖZÜR DİLEDİ

Twitter hesabından açıklama yapan sunucu Didem Arslan Yılmaz, konuğunu Kürt olduğu için yayından almadığını savundu.

Yılmaz’ın konuyla ilgili tweet dizisi şöyle:

“1-Dünkü yayınımıza, Urfa’dan gelen Hayriye Taşcı, ‘Babası benden 4 aylık bebeğimi kaçırıyor, bana yardım edin’ diyerek, ablası Ayfer Taşcı ile birlikte programımıza katıldı. Kızlar aileleri tarafından tehdit aldıklarını söyleyip, öldürülmekten korkuyorlardı.

2-Yayın devam ederken kızların halası Türkan Hanım yayına bağlanmak istedi. Yeğenleriyle şakır şakır Türkçe konuştu, önce kızlara Türkçe hakaretler etti. Sonra da aniden kızlarla Kürtçe konuşmak istediğini söyledi.

3-Hala Türkan Hanım, benim ve seyircimin kızlarla konuşmasını anlamamızı istemedi. Yeğenleriyle Kürtçe konuşarak, konuşulanları gizlemek istedi. Halanın bizden önceden tercüman talebi de olmadı.

4-Türkan Hanım’ı, Kürt olduğu için yayından aldırmadım. Yeğenlerine hakaret ve küfürler ettiği için yayından aldım. Öyle olsa yeğenlerini yayına konuk etmezdim.

5- Kürtçeye bir tepkim olamaz. Yayında doğu dili diye hiçbir ifadem de yok…

6-Hala Türkan Hanım, Arapça da konuşmak isteseydi, İngilizce de konuşmak isteseydi, aynı tepkiyi gösterirdim. Çünkü onun ne söylediğini bilmemiz gerekiyordu, kızların can güvenliğinden endişe ediyordum.

7-Sivaslı bir ailenin kızıyım. Memleketimin doğusu batısı kuzeyi ve güneyi ile ilgili ayrım yaptığımı iddia etmek, hele etnik ayrım yaptığımı söylemek tamamen gülünç.

8-Yayının sadece 10 saniyesini servis edip sanki ortada bir siyasi tartışma varmış gibi linç başlatanların amacı ‘ülkenin fay hatlarını kaşımak’ Not: Bu arada Kürtçe konuşanlarla hiçbir sorunum yok, incinen vatandaşlarımızdan özür dilerim.”

NE OLMUŞTU?

Didem Arslan Yılmaz, Show TV'de yayınlanan “Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme” programına telefonla bağlanan Türkan Taşçı'nın Kürtçe konuşmasını “Burası Türkiye Cumhuriyeti” diyerek engelledi.

Taşçı'nın Kürtçe konuşması üzerine Arslan, “Hayır hayır Türkan hanım, bizim de anlamamız lazım. Türkan hanımı hattan alalım. Kızlara hakaret edemez böyle de konuşamaz, biraz da anlarım ben Kürtçeden kesinlikle olmaz. Halayla konuşun doğru düzgün Türkçe konuşsa anlayacağız. Burası Türkiye Cumhuriyeti yani. O dili bilmiyoruz, bilsek anlayacağız da konuşacağız da. Bilmiyorum” dedi.

Yılmaz’ın bu ifadeleri sosyal medyada büyük tepki topladı.