Kemal Burkay bağımsızlık referandumunu değerlendirdi

Kürt siyasetinin deneyimli isimlerinden Kemal Burkay 25 Eylül’de gerçekleşmesi kararlaştırılan Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu kararını K24’e değerlendirdi.
kurdistan24.net

Haber: Vesim Özbahçeci - Kamera: İbrahim Sırdaş Yıldız / Ankara
Kürt siyasetinin deneyimli isimlerinden Kemal Burkay 25 Eylül’de gerçekleşmesi kararlaştırılan Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu kararını K24’e değerlendirdi.

Burkay, karardan son derece hoşnut olduğunu belirterek tüm Kürt kesimlere kararı sahiplenme çağrısında bulundu.
Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay Merkezi Hükümetinin Kürtlere karşı görevini yerine getirmediğini belirterek referandumu tarihi bir adım olarak yorumladı.
“Bu karardan gayet hoşnutum, sevinçliyim. Kürt halkı Güney Kürdistan’da tarihi bir adım atıyor. Şimdiye kadar federal bir yönetimle kendi bölgesini yönetiyordu. Eğer Irak’ta federal sistem iyi işleseydi yani gerçekten demokratik bir rejim olsaydı hani bazılarının deyimle ‘ Birleşik, demokrat ve istikrarlı bir Irak’ olsaydı mevcut sistem yürüyebilirdi ama maalesef öyle olmadı.”
MERKEZİ HÜKÜMET KÜRDİSTAN’A KARŞI GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ
“Kürtler 2005’te anayasa oluştuğu zaman birlikte yaşamayı seçtiler. Hatta1992’de tek taraflı federasyon Irak’ın bütünlüğü içerisinde ilan ettiler ancak ne yazık ki o sistem iyi işlemedi. 2005’te kabul edilen anayasa Merkezi Hükümet tarafından tam olarak uygulanmadı. Anayasaya göre Kerkük’te referandum yapılması gerekiyordu ve Kerküklüler kendi gelecekleriyle ilgili karar vereceklerdi. Kürdistan Bölgesi’ne mi dahil olmak istiyorlar ya da dışında mı? Merkezi Hükümet bunu bilerek hayata geçirmedi. Çünkü biliyordu ki Araplar da dahil halkın çoğunluğu Kürdistan’ı seçecekti. Bir diğeri ise petrolün yüzde 13’ü ki bu çok düşük bir oran çünkü petrolün büyük çoğunluğu Kürdistan Bölgesi’nde çıkıyor ancak bu bile hayata geçirilemedi. Peşmerge’nin masraflarını karşılaması gerekiyordu çünkü Peşmerge Güçleri Irak Ordusunun bir parçası sayılıyordu bunu da hayata geçirmedi. Böylece Kürdistan’ karşı kendi görevlerini yerine getirmedi. Bunun yanı sıra Merkezi Hükümet demokrasiyi de hayata geçiremedi ve Sünni kesim hoşnut olmadı. Eğer bu vaatler gerçekleşebilseydi belki de Irak’ı kasıp kavuran terör olayları olmazdı. Sünni ve Şiiler arasında bir arada yaşama anlayışı yok bunlar varken Kürt halkını suçlamamak lazım. Yangın yerine dönmüş bir Irak’ta Kürtlerin kendi bölgelerinde barışçıl, demokratik bir yaşam inşa etmek, kendi bölgelerini bağımsız bir devlet olarak yönetmek onların hakkıdır ve bundan doğal bir şey yoktur. Bu tarihi fırsat Kürlerin önüne çıkmış ben inanıyorum ki Kürt halkı ezici çoğunlukla evet diyecektir, destekleyecektir.”

Kürt siyasetçi Burkay, 'böylesine önemli bir tarihi fırsatta herhangi bir Kürt partisini buna hayır demesi çok şaşırtıcı bir şey. Bunun kendi tabanlarında bile hoş karşılanacağını sanmıyorum ve umarım 3 aylık süre zarfında kararlarını değiştirirler' dedi.
“Karardan sonra bazı Kürt partilerini olumsuz baktıkları yönünde duyumlar aldım ancak tam olarak içeriğini bilmiyorum. Goran ve İslami Parti ile ilgili söylemler var. Doğrusu bu bizi şaşırtıyor. Böylesine önemli bir tarihi fırsat önümüze çıkmışken herhangi bir Kürt partisinin buna hayır demesi çok şaşırtıcı bir şey. Bunun kendi tabanlarında bile hoş karşılanacağını sanmıyorum. Goran Hareket geçmişte ‘Yekîtî’ içinde dağlarda partizan savaşı yürüttü ve bu Kürt halkının özgürlüğü içindi, özgür yaşamak içindi. Şimdilerde Kürtlerin önüne böylesi tarih bir süreçte içerde ve dışarda koşullar uygunken buna hayır demek akıl alacak bir şey değil. Ben umut ediyor ve inanıyorum ki bunlar da önümüzdeki 3 aylık süre zarfında tavırlarını düzeltirler. Ben bunu zor ve yanlış bir tavır olarak görüyorum.”
Türkiye’nin kararla ilgili ilk demeçlerini de yorumlayan HAK-PAR eski genel başkanı Kemal Burkay, ‘yapılan açıklamalar olumsuz görünüyor ancak ben Türkiye’nin Kürtlere karşı politikalarını bir bütün olarak düşündüğümde bunun çok sert bir açıklama olduğu kanısında değilim’ dedi.
“Türkiye’nin kararla ilgili ilk açıklaması olumsuz görünüyor ancak ben Türkiye’nin Kürtler’ekarşı politikalarını bir bütün olarak düşündüğümde bunu çok sert bir açıklama olduğu kanısında değilim. Yarın öbür gün Güney Kürdistan’da yüzde 60, 70 ya da daha fazla yönünde bir evet çıkarsa, yani bölge halkı bağımsızlığa evet derse Türkiye’nin tavrı bu gerçeği kabul etmek yönünde olacaktır. Türkiye’nin Güney’le oldukça gelişkin ilişkileri var ve politikası zamanla epeyce değişti. Başlangıçta bölgeyi tanımak istemiyorlardı ancak zamanla tanıdılar. Federal Yönetim’le diplomatik, ekonomik alanda ilişkiler bugüne kadar iyi yürüdü. Her iki tarafın da bunda büyük yararı var bu nedenle ben Türkiye’nin çok yanlış bir politikaya yönelebileceğini sanmıyorum. Kanımca Kürt halkı orda bağımsız bir devlet olduktan sonra bu iyi ilişkiler devam edecektir. Şuanda orada federal de olsa bir devlet var bu sadece biçim değiştirecek. Bu durum da Irak ve Kürdistan’ın gerçekliğinden kaynaklanan bir durum ve Türkiye bu gerçeği birçokları gibi kabul edecek.”
ARTIK BÖLGE ÜLKELERİ KÜRT MESELESİNİ ÇÖZMELİ VE TÜRKİYE’DE EN İYİ ÇÖZÜM FEDERAL YÖNETİMDİR
“ Türkiye, İran veya Suriye artık bölgedeki büyük değişimi ve bizzat Kürt halkı ile ilgili olarak ortaya çıkan bölgesel ve dünyadaki büyük değişimi görmekte biraz daha gerçekçi olacaklardır. Hayat onları buna zorlayacaktır ve bu gerçeği görmek de yanlış olmayacaktır. Üç ülke de artık Kürt meselesini eşitlik temelinde ve adil bir şekilde çözmelidirler. Suriye’deki durum biliniyor artık bu saatten sonra Suriye eskisi gibi devam edemez. Yani o parçada Kürt halkı en azından bir özerklik kazanacaktır. Türkiye de sorunu çözebilir hatta geç bile kaldı. Son yıllarda bazı adımlar atıldı ancak bunlar yetersiz kaldı. Türkiye eğer Kürt halki ile Türk halkını gerçekten kardeş olarak görüyorsa bunu eşitlik temelinde adilane ve kardeşlik hukuku çerçevesinde çözmeli ki biz buna federasyon diyoruz. Eğer böyle bir çözüm olursa Türkiye daha da demokratikleşir, iç barışa kavuşur. Türkiye ile Suriye ve Irak’ın farkları var. Mesela Irak’ta federasyon yürümediyse bunun farklı nedenleri olabilir ama bu Türkiye'de pekala yürüyebilir. Türk ve Kürt halkı federal bir biçimde barış içinde yaşayabilir, bizim talebimiz de budur.”