Babacan Diyarbakır'da: Eşit vatandaşlık olsaydı hiçbir dil yok sayılmazdı

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Türkiye’de eşit vatandaşlık olsaydı demokrasimize kayyım gölgesi düşmezdi, bu topraklardaki hiçbir dil yok sayılmazdı" dedi.

babacan
babacan

HABER MERKEZİ

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Türkiye’de eşit vatandaşlık olsaydı demokrasimize kayyım gölgesi düşmezdi, bu topraklardaki hiçbir dil yok sayılmazdı" dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Diyarbakır’ın Dağkapı Meydanı’nda düzenlediği iftar programına katıldı. Burada yaptığı konuşmasını Kürtçe “Afiyet olsun” anlamına gelen “Noşi can be” diyerek tamamlayan Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Bugün Diyarbakır’da kurduğumuz bu sofra; dayanışmanın sofrasıdır, eşitliğin sofrasıdır. Ekmeğimizi bölüştüğümüz bu sofra; barışın sofrasıdır, adaletin sofrasıdır. Bu iftar sofrasından, bu meydandan, bütün Diyarbakır’ı muhabbetle selamlıyorum.

Sıkıntılar büyük. Hepsinin farkındayız. Bir yandan ülkemizin haline üzülüyoruz; Öte yandan da, hemen yanıbaşımızdaki coğrafyaya bakıyor, ve şükrediyoruz. Çok çalışmak zorundayız. Ama, emrolunduğu gibi dosdoğru çalışmak zorundayız. Bu büyük ülke, bu güzel ülke, her türlü zorluğu aşabilecek güçte. Yeter ki, iyi yönetilsin. Yeter ki, istişareyle yönetilsin. Yeter ki demokrasiyle yönetilsin. Yeter ki isabetli kararlar alınsın."

"HAKKIN, HUKUKUN, ÖZGÜRLÜKLERİN PAZARLIĞI OLMAZ"

Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatırlayın, çok yakın bir geçmişte silahların sustuğu, insanların büyük umutlarla barışa inandığı, barışı beklediği günler yaşadık. Bu meydanlar, sadece acılara değil; umuda, huzura da tanıklık yaptı. Hatasıyla sevabıyla belirli süreçler yaşandı. Biz, zamanında iyi niyetle yapılan bazı girişimlerin topyekün karalanmasına karşıyız. Bugün geriye dönüp baktığımızda, yanlışlar yapıldığını da görüyoruz. Biz, bütün bu tecrübelerden, yaşanmışlıklardan ders alan bir anlayışla, yarınlara daha geniş bir vizyonla bakmanın gerekli olduğuna inanıyoruz. Daha önce söyledim, yine söylüyorum; Hakkın, hukukun, özgürlüklerin pazarlığı olmaz. Hak, olduğu gibi tanınır."

"EŞİT VATANDAŞLIĞIN ALTINI KALIN BİR ŞEKİLDE ÇİZİYORUZ"

"Ancak, çatışmanın da sonsuza dek sürmesi kabul edilemez. Bunun sona ermesi için de ne yapılması gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Geçmişimizden, yaşadıklarımızdan ders alacağız. Gerçek bir demokratik düzeni hep beraber kuracağız. Özgür, zengin ve güçlü bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz. Arkadaşlar, biz, kuru kardeşlik sloganları atmıyoruz. Biz, eşitlik diyoruz. Eşit vatandaşlığın altını kalın bir şekilde çiziyoruz."

"EŞİT VATANDAŞLIK OLSAYDI, BU TOPRAKLARDA KONUŞULAN HİÇBİR DİL YOK SAYILMAZDI"

"Türkiye’de eğer eşit vatandaşlık olsaydı, herkesin iradesine eşit derecede saygı duyulurdu. Eşit vatandaşlık olsaydı, demokrasimizin üstüne kayyımların gölgesi düşmezdi. Eşit vatandaşlık olsaydı, şehirlerimizde seçmen iradesi gasp edilmezdi. Eşit vatandaşlık olsaydı, bu topraklarda konuşulan hiçbir dil yok sayılmazdı. Hiçbir dile “bilinmeyen dil” muamelesi yapılamazdı."

"ETNİK, DİNİ, MEZHEBİ VE KÜLTÜREL TÜM ÇEŞİTLİLİĞİMİZİ SAHİPLENİYORUZ"

"Hedefimiz; Ülkemizde eşit vatandaşlık ilkesini hâkim kılmaktır. Türkiye’nin, kimsenin kimseye üstünlük taslamadığı bir ülke olmasıdır. Herkesin kendi kimliğiyle, olduğu gibi kabul edildiği bir Türkiye’yi inşa etmektir. Hayalimizdeki Türkiye, hepimizin Türkiye’sidir.

İşte bunun içindir ki biz; etnik, dini, mezhebi ve kültürel tüm çeşitliliğimizi sahipleniyoruz. Çeşitliliği, en büyük zenginliğimiz olarak görüyoruz. Emin olun; herkesin kendisini eşit ve onurlu vatandaş hissettiği Türkiye hedefimize, hep beraber ulaşacağız."

Hedefimiz, Türkiye’yi, hiç kimsenin dışlanmadığı, hiçbir fikrin ötelenmediği bir ülke yapmaktır. Ülkemizin güçlenmesinin parolası, herkesin özgürce konuşabilmesidir. Fakat, ne yazık ki, bugün hak ve özgürlükler konusunda çok ciddi sorunlar yaşıyoruz.

Eğer bir baro başkanı, televizyondaki bir tartışma programında, beğenin ya da beğenmeyin, fikirlerini ifade ettiği için gözaltına alınmış, hedef gösterilmiş ve bu onun canına mal olmuş ise, o ülkede özgürlük sorunu vardır.

Eğer, tutuklanan bir siyasetçi, hastalığının ilerlemesine rağmen cezaevinde tutuluyorsa, o ülkede haksızlık vardır. Eğer, şiddet içermeyen, yakın tehlike oluşturmayan fikirler, “terör örgütü propagandası” nedeniyle ceza alıyorsa, o ülkede hak hukuk kalmamıştır. Tüm bunlar vicdanları yaralayan gelişmelerdir arkadaşlar.

O nedenle biz, “önce özgürlük” diyoruz. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, protesto özgürlüğü diyoruz. İfade özgürlüğünün sınırları, öyle ideolojik pozisyonlara göre genişletilip daraltılamaz. Bunlar, kendi Anayasamızda ve evrensel hukukta garanti altına alınan özgürlüklerdir."

Biz, hukukun dışına çıkan her türlü uygulamaya itiraz ediyoruz. Çünkü özgür ve zengin bir Türkiye’ye giden tek yol, meşru demokratik siyasetten geçer. Bunun içindir ki, meşru demokratik siyaset kanallarını tıkayan her uygulamanın karşısına dimdik çıkıyoruz. Tam demokrasi yolunda durmadan, canla başla çalıştık, çalışıyoruz."

BABACAN: NOŞİ CAN BE!

"Bu meseleleri inşallah hep beraber uzun uzun konuşuruz. Sadece bugün değil, her fırsatta konuşuruz. Şimdilik sözü daha fazla uzatmayayım. İftar vakti yaklaşıyor. Bugün sahura kadar Diyarbakır’dayız. Allah, tuttuğumuz oruçları, yaptığımız ibadetleri kabul etsin. Şimdiden Ramazan Bayramınızı kutluyorum. Hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Afiyet olsun, noşi can be!”