Politika
Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

Author

İmralı ziyareti kararı: Tarihsel süreç, stratejik anlam ve riskler

İmralı ziyareti kararı: Tarihsel süreç, stratejik anlam ve riskler
İmralı ziyareti kararı: Tarihsel süreç, stratejik anlam ve riskler

Yeni bir dönemin kapıları mı aralanıyor?

21 Kasım 2025’te, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, İmralı Adası’nda tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere bir heyet gönderme kararı aldı. Bu adım, hem Türk siyasetinde hem de Kürt meselesi bağlamında sembolik ve stratejik açıdan önemli bir kırılma noktası olarak değerlendirilebilir. Özellikle PKK’nin silah bırakma ve örgütsel çözülme yönündeki adımı ve devletin parlamenter bir komisyon aracılığıyla doğrudan diyaloga yönelmesi, sürecin yeni bir safhaya girdiğine işaret ediyor.

Tarihsel arka plan: Önceki barış süreçlerinden dersler

Bu karar, Türkiye’nin Kürt meselesindeki önceki açılım ve barış denemelerinin üzerine inşa ediliyor. 2009’da başlayan “demokratik açılım” süreci, devletin Kürt kimliği, kültürü ve siyasi talepleriyle diyalog kurma girişimini temsil ediyordu. O dönemde “Akil İnsanlar Heyeti” gibi mekanizmalar kurulmuş, toplumsal kesimlerin sürece dahil edilmesi hedeflenmişti. Ne var ki, 2015’te barış sürecinin çöküşüyle şiddet yeniden yükseldi ve güven temelli inşa süreci yara aldı.

Bu tarihsel çerçeve, bugünkü kararı iki açıdan anlamlı kılıyor: Birincisi, devlet açısından “geçmişin hatalarından ders alındığı” ve sürecin daha kurumsallaştırılmış bir zemine oturtulmak istendiği; ikincisi ise Öcalan’ın sembolik çağrısının (PKK’nin silahsızlanma ve çözülme kararı) somut bir siyasi karşılık aradığı bir jeopolitik anın yaşandığıdır.

Kararın stratejik ve sembolik anlamı

 1. Diyalog ve Güven İnşası: İmralı’da doğrudan görüşme kararı, devletin diyalog iradesini güçlü biçimde gösteriyor. Bu, silahlı muhalefetten siyasi alana geçiş sinyali olarak okunabilir.

 2. Meşruiyet Arayışı: Parlamentonun komisyon düzeyinde bir heyet göndermesi, meşru bir platformda tartışmayı kurumsallaştırma amacı taşıyor. Bu, yalnızca devletin değil, aynı zamanda demokratik zeminde barışı savunan kesimlerin de sürece dahil edilmesine dönük bir strateji olabilir.

 3. Kamu Mesajı ve Katılım: DEM Partisi bu kararı “tarihi bir adım” olarak selamladı ve sürecin demokratik olgunluk göstergesi olduğunu vurguladı. Bu tür bir adım, toplumda barış umudunu yeniden canlandırabilir ve Kürt meselesine dair kapsayıcı bir meşruiyet kazandırabilir.

 4. Güvenlik Riskleri ve Siyasi Kutuplaşma: Karar, tüm siyasi spektrum tarafından kabul edilmiyor. Özellikle CHP, heyete katılmama kararı aldı ve kapalı oturum konusunda şeffaflık eksikliği eleştiri konusu oldu. Bu kutuplaşma, sürecin güvenlik kadar siyasal istikrar açısından da kırılgan olduğunu gösteriyor.

Potansiyel riskler ve zorluklar

Ziyaretin İçeriği ve Sonuçları: Heyetin ziyaretinden sonra ne konuşulacağı, hangi taleplerin masaya getirileceği belirsiz. Görüşmeler sembolik kalabilir veya Ziyaret, somut adımlara dönüşmeyebilir.

Şeffaflık Sorunu: Toplantının basına kapalı yapılması ve bazı partilerin katılmaması, sürece dair kamu güvenini zedeleyebilir.

Güvenlik ve Siyasi Tepki: Bazı kesimler bu kararı “uzlaşmacı olmayan” bir yaklaşım olarak görebilir. Özellikle milliyetçi ve muhafazakar taban içinde tepkiler doğabilir.

Meşruiyetin Sınırı: Komisyon heyeti seçimi, üye profili ve karar sonrası halkla paylaşım biçimi belirleyici olacak. Ziyaretin “sadece sembolik” kalıp kalmayacağı, bu meşruiyet sınırında tartışılan kilit bir soru.

Yeni bir barış ufku mu?

Komisyonun İmralı ziyareti kararı, Türkiye’de Kürt meselesi bağlamında sembolik ve kurumsal açıdan önemli bir adım. Geçmişteki barış girişimlerinin aksine, bu süreç daha sistematik, parlamenter ve diyalog odaklı bir yapıyla ilerliyor gibi görünüyor. Bu, hem devletin hem de Kürt siyasi aktörlerinin uzun vadeli barış için rasyonel bir strateji benimsediğinin bir göstergesi olabilir.

Ancak başarıya ulaşması için üç temel şart var: şeffaflık, pratik adımlar ve toplumsal katılım. Heyet ziyaretinin ardından ne tür mekanizmalar kurulacağı, demokratik reformlarla barış taleplerine nasıl cevap verileceği ve toplumsal desteğin nasıl sağlanacağı kritik olacaktır. Sadece sembolik bir ziyaretle kalmaması, gerçek bir barış sürecine dönüşmesi için bu unsurların birlikte çalışması gerekiyor.

Sonuç olarak, bu karar potansiyel olarak Türkiye için “yeni bir barış ufku”nun kapısını aralıyor — ama bu kapının arkasında ne olduğu, şimdi atılacak adımlarla belirlenecek.

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.