Moody’s: Erdoğan’a bağlı
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kredi notunu yeni hükümetin izleyeceği politikalara odaklanarak vereceğini açıkladı.
HABER MERKEZİ
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, “Türkiye'nin kredi notunu yeni hükümetin izleyeceği politikalara odaklanarak vereceğini” açıkladı.
Moody’s Türkiye'nin kredi notuna ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Haziran ayında açıklanan Türkiye’nin kredi gözden geçirmesi kurulacak hükümetin sürdürülebilir büyüme ve devletin mali gücünü koruyacak politikaları uygulama kapasitesi ve niyetine odaklanacak” denildi.
Açıklamada geçen yıl Türkiye’de yapılan anayasal düzenlemelerle Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin genişletildiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Genişletilmiş yetkiler Cumhurbaşkanı’nın eline politika yapımı konusunda birincil sorumluluk veriyor. Sayın Erdoğan’ın hükümetinin benimseyeceği makroekonomik politikalar, son iki yılda genişlemeci mali ve para politikası ile artan dış hassasiyetlerin tersine çevrilip çevrilemeyeceği konusunda nihai belirleyici olacak.”
Açıklamada ayrıca, “Ekonomiye güvenin tekrar sağlanması ve Türkiye’nin yüksek cari açığı ile dış borç ödeme gereksinimlerini karşılayacak yeterli kaynağı bulma becerisine güvenin daha da artması için bu politikalar kilit önemde” ifadeleri yer aldı.
Moody’s açıklamasında, son dönemde politika düzenlemelerinin Türkiye’de şirketlerin ve bankaların para birimindeki değer kaybının etkilerine maruz kalmasına yol açtığı, cari açığın artış kaydettiği belirtildi.
Açıklamada, şu ifadelere de yer verildi:
“Türk lirasındaki ve iç talepteki zayıflamanın etkisiyle bu yılın ikinci yarısında azalmış olsa bile, cari açık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 6’sı (50 milyar ABD doları) seviyesinde seyredecek.
Ekonominin son yıllardaki büyümesine rağmen, Türk otoriteleri, devam eden dış açığı artıran yapısal ekonomik problemlere cevap verilmesi konusunda sadece sınırlı bir ilerleme kaydetti. Artan genişlemeci mali politika büyümeyi sürdürülemez seviyelere kadar yükseltti.
Öte yandan sürdürülebilir temelde potansiyel büyümeyi artırmayı hedefleyen uzun vadeli ekonomik reformlar, büyük oranda gözardı edildi.”
