Pentagon’dan seyreltilmiş uranyum mermilerinin kansere yol açtığı iddiasına yanıt
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Kremlin'in "ABD'nin Ukrayna'ya vereceği seyreltilmiş uranyum mermilerinin sağlık için tehdit olabileceği ve kansere yol açabileceği" açıklamasını reddetti.
HABER MERKEZİ
Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Kremlin'in "ABD'nin Ukrayna'ya göndereceği seyreltilmiş uranyum mermilerinin sağlığa zararlı olduğu ve ABD'nin bunun sonuçlarından sorumlu olacağı" açıklamasını sorması üzerine Singh, "Seyreltilmiş uranyum mermilerinin sağlığa etkileri açısından, Rus yetkililerin iddialarını reddediyoruz" ifadesini kullandı.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin (CDC), bu mermilerin kansere yol açtığına ilişkin herhangi bir kanıta ulaşmadığını belirten Singh, şunları kaydetti:
"Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü de uranyum ya da seyreltilmiş uranyuma maruz kalan alanlarda lösemi ya da diğer kanser vakalarında artış gözlememiştir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bile, seyreltilmiş uranyuma maruz kalmak ile kanser vakalarındaki artış arasında bir bağı kanıtlayamamıştır. Dolayısıyla bu iddiaları reddediyoruz."
Singh, bu mermilerin Ukrayna'ya ne zaman ulaşacağına dair kesin bir zaman vermezken, bu sonbaharda sahada olmasını beklediklerini kaydetti.
ABD İLE RUSYA ARASINDA URANYUM MERMİSİ TARTIŞMASI
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ukrayna'ya ziyareti sırasında, bu ülkeye yönelik 1 milyar dolarlık yeni yardım paketi açıklamıştı.
Pentagon ise paket kapsamında, Ukrayna'ya ilk kez seyreltilmiş uranyum mermileri gönderileceğini bildirmişti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise bu karara tepki göstererek, "Seyreltilmiş uranyum mermilerinin kullanılmasının sonuçlarının sorumluluğu tamamen ABD'nin olacaktır" açıklamasını yapmıştı.
Bu mühimmatların kullanımının daha önce onkoloji ve diğer hastalıklardan muzdarip insan sayısını artırdığını belirten Peskov, bu sorunların, mühimmatların kullanıldığı bölgelerde bulunanların sonraki nesilleri üzerinde de hissedildiğini dile getirmişti.