K24 ÖZEL – Erdoğan’ın Diyarbakır mesajları ne anlama geliyor?
Erdoğan’ın önceki gün Diyarbakır’a gerçekleştirdiği ziyarette verdiği mesajlar gündemde bazı kesimler tarafından ‘yeni bir çözüm sürecinin habercisi’ olarak değerlendirilirken, kimi çevreler de böyle bir şeyin gündemde olmadığı görüşünde.
İSTANBUL (K24)
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Recep Tayyip Erdoğan’ın Cuma günü Diyarbakır’da yaptığı konuşma, yeni bir çözüm süreci mi başlıyor sorularını beraberinde getirdi.
Erdoğan konuşmasında, 2013 yılında başlayan çözüm sürecinin 2015 yılında bitmesine HDP’nin suçlu olduğunu söyledi.
K24’e konuşan gazeteci, akademisyen ve siyasetçiler Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini ve mesajlarını farklı yorumladı.
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Erdoğan’ın Diyarbakır’daki mesajlarının daha öncekilerden farklı olmadığını savunurken, AK Parti’ye yakın Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür ise böyle bir dönemde Erdoğan’ın Diyarbakır’ı ziyaret etmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Kürt sorunu üzerine çalışmaları bulunan Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre de Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve mesajları ikinci bir çözüm sürecinin başlayacağı anlamına gelmiyor.
TAŞÇIER: ERDOĞAN’IN MESAJLARINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve konuşmalarını değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer şunları söyledi:
“Bazı kesimler Erdoğan’ın Kürt sorunu çözümü için adım atacağını söylüyor. Benim Erdoğan’dan öyle bir beklentim yok. Erdoğan, bugünden sonra bir demokratik açılım yapmaz. Çünkü Erdoğan’ın zihniyeti artık MHP’nin zihniyetiyle bütünleşmiş. Diyarbakır’a gelmesinde bir beklenti olmamalı. Diyarbakır’daki mesajlarında bunu gördük. Yeni bir şey söylemedi. Daha önceki gelişlerindeki konuşmalarını tekrarladı. ‘Kürt kardeşlerim’ diyor. AKP’li olunca kardeştir, Kürtler AKP’li olmayınca teröristtir, düşmandır. Erdoğan ve Süleyman Soylu Diyarbakır’a yeni projelerle gelmediler, daha fazla iktidarda kalmak için geldiler. Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 10 civarında, Kürt kentlerinde ise işsizlik oranı yüzde 30’ün üstündedir. Bunu görmüyorlar.”
2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ve Erdoğan’ın Dolmabahçe’de 10 demokratik maddeyi kabul etmeyerek çözüm sürecinin sonlandırdığını savunan Taşçıer şöyle devam etti:
“Çözüm süreci başladığında HDP ve bütün Kürt siyaseti hareketleri, şahsiyetler, sivil toplum kuruluşları destek verdi. Fakat Türkiye’nin bugüne kadar en uzun süren 2014 yılındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında çözüm sürecinin bitirilme kararı alındı. Çözüm süreci, devam ettiği zaman bölgede daha fazla karakollar ve kalekollar yapılıyordu. Bu meclis tarafından güvenlikçi yasalar çıkarıldı. Bunların hepsi kayıtlarda var. Görüyoruz ki AKP ve Erdoğan çözüm sürecini kendi lehine kullanmış. 28 Şubat 2015 yılında HDP’liler ile AKP’liler Dolmabahçe Sarayı’nda açıkladıkları 10 demokratik madde Erdoğan’ın kabul edilmemesiyle çözüm süreci bitti. Bu yakın tarihi unutacak kadar yaşlanmadık. Kendisi bunu hatırlamıyorsa bunları ona hatırlatmak lazım. Erdoğan ‘Ben Dolmabahçe mutabakatını kabul etmiyorum’ diyerek bunun için açıklama yaptı. Bugün de Diyarbakır’a gelmiş çözüm sürecinin HDP’nin bitirdiğini söylüyor.”
ÖVÜR: DİYARBAKIR GEZİSİ ÇÖZÜM SÜRECİNİ HATIRLATMAK İÇİN ÖNEMLİ
Gazeteci-yazar Mahmut Övür ise bu dönemde Erdoğan’ın Diyarbakır’ı ziyaret etmesinin önemli olduğunu ifade ederek, “Erdoğan’ın bu dönemde Diyarbakır’ı ziyaret etmesi anlamlıdır diye düşünüyorum. Çünkü CHP ve HDP üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. En azında çözüm sürecinin ne anlama geldiğini hatırlatmak için Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi önemliydi” dedi.
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinin yeni bir sürecin başlaması anlamına gelmediğini de savunan Övür şunları söyledi:
“Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti yeni bir çözüm süreci için adımların atılacağı yaklaşımları var ben bundan sonra yeni bir açılım olacağını düşünmüyorum. Çünkü devlet ya da Tayyip Erdoğan yapacağını yaptı bundan sonra değişmesi gereken Kürt siyasi aktörlerdir. Erdoğan büyük bir riske girerek, bedel ödeyerek çözüm sürecini başlattı. Bu süreç sadece Türkiye’yi değil, bölgeyi de ilgilendiriyordu. HDP ve PKK eksenli Kürt siyasi hareketi bu sürece destek vermediğini düşünüyorum. Karşısında bir pozisyon aldılar. Buna rağmen Kürt sosyolojisinde Erdoğan’ın bir karşılığı var.”
PROF. DR. YEĞEN: ZİYARET OY KAYBINI TANZİM ETMEYE YÖNELİK
Prof. Dr. Mesut Yeğen, Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve verdiği mesajlarının yeni bir reform veya çözüm süreci anlamına gelmediğini ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve mesajları yeni bir çözüm süreci anlamına gelmiyor. Erdoğan hem girdiği ittifaklardan hem Suriye ve Irak’ta takip ettiği siyasetten ötürü Kürt meselesi etrafında uzun bir süredir Kürtleri boşlamıştı. Bunun maliyeti çok, çünkü bu büyük oranda Kürtlerin Erdoğan’dan uzaklaşmasına sebep oldu. Kürtlerle mesafesi arttı daha da önemlisi daha önce kendisine oy veren muhafazakâr Kürtleri de kaybetmeye başladı. Ayrıca CHP de bölgede kendisini göstermeye başladı. Erdoğan, sadece bölgede değil, büyük şehirlerdeki Kürtlerden de oy kaybı yaşıyor. Durum bu iken eğer bu Erdoğan’ı iktidarda kalmasını engellemeyecek bir sonuç verseydi çok da Erdoğan’ın umurunda olacağını zannetmiyorum, Diyarbakır’a da gitmek istemezdi.”
Prof. Dr. Yeğen sözlerine şunları ekledi:
“2023’te Kürtlerin desteğini almazsa, muhafazakâr Kürtler de AK Parti’nden kaçmaya devam ederse Erdoğan açısından iktidarda kalıp kalmama sorunu ortaya çıkıyor. Bunun içinde Kürtlere yönelik bir şeyler yapmaya hazırlanıyor. Bunların sınırının ne olacağını şimdiden tespit etmek, görmek kolay değil. Çünkü Erdoğan bir yanıyla bir şey yapmak istiyor bir yanıyla da müttefikleriyle beraber hareket ediyor. Tahminim Kürtlere yönelik daha yumuşak bir söylem yapacaktır, bu açıktır. Ama bu bir reform siyaseti ya da ikinci bir çözüm süreci anlamına gelir mi, sanmıyorum. Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti daha ziyade oy kaybını tanzim etmeye yönelik bir hamleye benziyor. Sınırları da müttefikleriyle olan ilişkisi çerçevede belirlenecek.”
“KÜRTLERİN TALEPLERİ PKK İLE HDP ÜZERİNDEN İZAH EDİLEMEZ”
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini değerlendiren Kürt siyasetçi Sıdkı Zilan da, “Kürtlerin tabii hakları HDP ve PKK üzerinden izah edemez” diyerek şunları söyledi:
“HDP ve Kürtler konusunda devlet ile AKP iktidarı arasında bir uyum var. Erdoğan Diyarbakır'da konuşurken çözüm süreci için PKK ve HDP'ye yüklenebilir ancak Kürtlerin tabii hakları için niye adım atmadığını PKK ve HDP üzerinden izah edemez. Ki anadilde eğitim, diyanet başta olmak üzere tüm kurumların Türkçenin yanı sıra, Kürtçe hizmet vermesi en bariz talepler olarak göze çarpıyor. Kitlesel tutuklamalar da izaha muhtaçtır; çözüm yoksa zulüm mübah mı? AKP ve Erdoğan Edirne, İstanbul, Ankara hattında iktidarı kaybetti; Hakkari, Van, Diyarbakır, Mardin hattında da kaybetti; Bingöl, Malatya, Adıyaman, Antep, Urfa hattına hapsoldu. DBP'nin elindeki belediyelere kayyum atayarak yerelde yapay bir genişleme sağladı ki kadrolarını istihdam etme, ihale ve bunu oya tahvil etmede kullanıyorlar. Kayyumlar olmasa, Diyarbakır'da insanları mitinge taşıyamaz, zayıf kalırdı.”
Birlikte bir adım atmak için Kürtlerin AK Parti’ye artık oy vermeyeceklerini savunan Zilan, “Erdoğan, bugün son demlerini oynarken, uzun vadeli program yapmaz diye düşünüyorum. Çünkü artık MHP'lileşti. Eskiden beri Erdoğan'ın ağırlığı vardı ve AKP bir kadro hareketiydi. Şu an tek belirleyici o ve etrafında da pek güven veren insan yok gibi. Kürtler de AKP'ye oy verip ‘Gelin birlikte bir şeyler yapalım, bir adım atalım’ demezler artık. İlk seçimde AKP'nin gidici olduğunu düşünüyor herkes. Erdoğan birçok meselede müflis tüccar gibidir, kimse onunla ticaret yapmaz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.