Cemil Bayık: Amaç asimilasyon değil, demokratik entegrasyon
"Özgürlük ve entegrasyon yasaları bir an önce çıkarılmalı"
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın temel amacının Kürtleri eritmek veya asimile etmek değil, "demokratik entegrasyon" sağlamak olduğunu söylerken, Türkiye’nin Kürt hareketinin sadece silah bırakmasını öngören bir politikayla bir yere varılamayacağını belirtip, “Devletin özgürlük ve demokratik entegrasyon yasalarını bir an önce çıkarması gerekir.” dedi.
PKK’ye yakınlığıyla bilinen ANF’de yer alan habere göre KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, PKK lideri Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bayık, Öcalan'ın Türk-Kürt kardeşliğini sağlamak için "demokratik entegrasyondan" bahsettiğine işaret ederek, şu sözleri sarf etti:
“Türk-Kürt tarihi kardeşliğini gerçekleştirmek açısından bu durumun aşılması gerektiğini vurguluyor. Bunun da demokratik entegrasyonu sağlayacak yasalarla mümkün olacağını söylüyor. Türk devleti ile Kürtler arasındaki kopukluk ancak demokratik entegrasyon yasalarıyla giderilebilir. Demokratik entegrasyon da, Kürtlerin hukuki olarak haklarının tanınması temelinde sistem içine alınmasıyla olur. Yoksa entegrasyon olmaz. Entegrasyon, ne asimilasyon ne erime ne de Türkleşmedir. Kürt; kimliği, dili, kültürü ve öz yönetimiyle var olacaktır. Böylece 100 yıllık kopukluk son bulacak, barış gerçekleşecektir. Zaten Rêber Apo, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ diyerek bu gerçeği ifade etmiştir. Demokratik entegrasyon budur.”
Bayık, Türk devletinin inkar ve imha politikalarının Kürtleri Türkiye Cumhuriyeti'nden kopardığını savunarak, bu durumun düzeltilmesi için tüm kimliklerin varlığının anayasal ve yasal olarak güvence altına alınması gerektiğini dile getirdi.
PKK'nin ortaya çıkış nedeninin demokratik siyaset kanallarının kapatılması olduğunu dile getiren Cemil Bayık, Öcalan'ın Türkiye'nin siyasal alanda demokratikleşmeyle ikinci yüzyılına girmesini istediğini söyleyerek, “Çünkü farklı kimlik ve inançların var olduğu bir Türkiye’de eski siyasi yaklaşımla istikrar sağlamak mümkün değildir. Bu açıdan tüm farklı kimliklerin varlığının anayasal ve yasal güvenceye kavuşması gerekir. Bu, demokratik zihniyet ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanmasıyla pratikleşir.” açıklamasını yaptı.
Abdullah Öcalan’ın 27 yıl sonra muhatap alınmasını önemli bir gelişme olarak yorumlayan Bayık, “Kürtler tabii ki Rêber Apo’nun Barış ve Demokratik Tolum Çağrısını görüntülü bekliyordu. Ama devlet kabul etmedi. Daha sonrasında görüntülü bir mesajın olması, Kürt toplumu açısından heyecan verici ve rahatlatıcı oldu. Şimdiye kadar Kürt önderlerinin idam edildiği bir devletin zindanından Rêber Apo’nun 27 yıl sonra muhatap alınması tabii ki çok önemlidir. Halk bunun bir mücadele sonucu gerçekleştiğini bilmektedir.” diye konuştu.
“Kamuoyunun beklentilerine rağmen demokratikleşmenin önünü açacak adımlar atılmaması, ‘süreç neden ilerlemiyor’ kaygısı yarattı.” diyen Cemil Bayık, “Biz, devlete başta Rêber Apo’nun umut hakkı ve özgürlüğü olmak üzere demokratik entegrasyon yasaları çıkarılması çağrısı yaptık. Ancak sürecin önemine denk bir yaklaşım görmedik. İşte böyle bir ortamda böyle bir adımı atarak tıkanma tartışmalarının yapıldığı bir zamanda sürece ivme kazandırmak istedik. Halklarımıza karşı duyduğumuz sorumluluk bizlere bu adımı attırdı.” dedi.
Özgürlük ve entegrasyon yasalarının bir an önce çıkarılması çağrısı yapan Bayık, "Özcesi, devletin özgürlük ve demokratik entegrasyon yasalarını bir an önce çıkarması gerekir. Öyle sadece silah bırakılmasını öngören politika ve yasayla bir yere varılamaz. Çağrıda belirtilen siyasi ve hukuki gerekliliklerin yerine getirilmesinden söz edilmesi bu nedenledir. Zaten değerli yurtsever devrimci ve barış militanı Sırrı Süreyya Önder’in 27 Şubat’taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını okuduktan sonra belirttikleri de bunu ifade ediyordu." diye konuştu.
