K24 ÖZEL - Türkiye ABD’ye rağmen operasyon yapabilir mi?
Türkiye ile ABD arasında Rojava’da kurulması gündemde olan ‘güvenli bölge’ tartışmaları devam ederken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yeniden bölgeye operasyon sinyalini verdi.
Cesim İlhan
Türkiye ile ABD arasında Rojava’da kurulması gündemde olan ‘güvenli bölge’ tartışmaları devam ederken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yeniden bölgeye operasyon sinyalini verdi.
Ankara, bölgede 30 kilometre derinlikte YPG’nin olmadığı bir ‘güvenli bölge’ oluşturulmasında ısrar ederken, buraya Türkiye'de bulunan 2 milyona yakın Suriyeli mülteciyi yerleştirmek istiyor.
Erdoğan dün TBMM'nin yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, “Her yolu denedik, ziyadesiyle sabırlı davrandık. Ancak özellikle Fırat’ın doğusunda bu yöntemle arzu ettiğimiz neticelerin hemen hiçbirine ulaşamadık. Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Geldiğimiz noktada kendi yolumuza devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Menbiç de dahil, Fırat nehrinden Irak sınırına kadar 30 kilometre derinliğindeki güvenli bölgede 2 milyon kişiyi iskan ettirmeyi planlıyoruz” dedi.
Bu sözlerin ardından, Türkiye’nin Rojava’ya ABD’ye rağmen bir operasyon gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği sorusu gündeme geldi.
Türkiye’nin Rojava’ya olası operasyon açıklamalarını değerlendiren Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer, Rojava'ya olası bir operasyonun sonuçlarının hem Türkiye hem de Kürtler için kötü olacağını söyledi.
K24’e konuşan Prof. Dr. Özer, Türkiye’nin Kürtlerin bölgede bir yapılanmaya sahip olmasını istemediğini ifade ederek şunları söyledi:
“Türkiye’nin Rojava’ya girdiğini düşünelim. Hava sahasının açık ya da kapalı olması önemli. ABD eğer hava sahasını kapatırsa Türkiye karasal bir operasyonla bölgeye girdiği zaman bir batağa saplanmış olacak ve maalesef ne Türkiye’nin ne Suriye’nin ne de Kürtlerin yararına bir şey olmayacak. Ayrıca ABD ile karşı karşıya gelmesi söz konusu. Orada İran önemli. Rusya da Türkiye’nin bir hamle yapmasını istemez. Ama Rusya Suriye’de Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirip Batı kampından çıkarıp Avrasya’da kendi yanına çekmek istiyor. Türkiye düne kadar zaman vermişti. Umarım böyle bir şey olmaz. Umarım sorunlar savaş yoluyla değil barışla hal olur ve Türkiye hem maddi hem de manevi sıkıntılar içerisine girmez. Türkiye’nin asıl sorunu mülteciler sorunu değil, Kürtlerin bir yapılanma içerisine girmesi ve bu yapılanmanın bölgede başat bir çabanın içerisine girmesidir.”
“MESAJLAR İÇ POLİTİKAYA DÖNÜK”
Türkiye’nin Rojava’ya yönelik operasyon açıklamalarının iç politika dönük olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Özer, şu değerlendirmeyi yaptı:
“AK Parti ittifaklarını kaybetti, büyük şehirleri kaybetti, ekonomide büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır. Dolayısıyla bunu perdeleyebilmek ya da iktidarını daim edebilmek için maalesef savaşı ve çatışmayı öne çıkarmaya çalışıyor. Daha önce birkaç kez yine ‘Gireceğiz, vuracağız’ şeklinde beyanatlarda bulunuldu. Tüm bunlar iç politikaya yöneliktir. Bu yaklaşımların doğru olmadığını düşünüyorum. Savaş kimseye bir fayda getirmez.
Türkiye’nin en baştan beri Suriye politikası yanlıştı. Türkiye’nin bunu resetlemesi lazım. Oradaki Kürtleri düşman olarak görmek yerine kendisine yaklaştırmalı ‘ağabey-devlet’ olarak Kürtlere bir çeşit koruma sağlamalıdır. Çünkü Türkiye’de 20 milyon Kürt yaşıyor. Suriye’de Kürtlerle ilgili atılan her adım buradaki Kürtleri etkiliyor ve Kürt sorununun çözümü daha da derinleşiyor. Türkiye’nin Suriye politikasının değişmesi lazım.”
ATAMAN: TÜRKİYE YPG’YE MÜDAHALE EDECEK
K24’e konuşan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Direktörü Muhittin Ataman ise Türkiye’nin Rojava’ya düzenlemeyi planladığı olası bir operasyon şeklini önümüzdeki günlerde ABD ile yapılacak görüşmelerin sonucunda belirleneceğini söyledi.
Türkiye’nin yapacağı operasyonun kapsamının önemli olduğunu ifade eden Ataman, “Operasyonun genişliği büyük ölçekli mi olur, küçük mu olur bilmiyorum ama Türkiye mutlaka YPG’ye müdahale edecektir. Tabi burada zaman da önemlidir. Ne zaman gerçekleşir, net olarak bilmiyoruz. Burada zamanlamanın ve operasyon kapsamının belirsizliği söz konusu” dedi.
Ataman şu değerlendirmede bulundu:
“Bölgenin hem askeri hem de siyasi boyutu var. Ama şu an Türkiye için askeri boyutu daha öncelikli düşünülüyor. ABD’nin Türkiye’ye ‘Sizi bölgede yalnız bırakırız’ tezi var. Yoksa ABD’nin Türkiye’yle karşı karşıya gelme gibi bir düşünce yok. ABD de Türkiye’yi kaybetmek istemiyor. Suriye politikasından dolayı ABD YPG’den de vazgeçmek istemiyor. Benim anladığım kadarıyla ABD Türkiye’nin YPG’nin bölgedeki varlığını kabul etmesini istiyor. Ama Türkiye YPG’nin bölgede etkili olmasını istemiyor çünkü bu Türkiye’nin kırmızı çizgisi haline geldi artık. Türkiye ayrıca örgütün ağır silahla dolatılmış olmasını hiç istemiyor.
ABD bölgede bir denge oluşturmak istiyor ama Türkiye kendi pozisyonundan vazgeçmek istemiyor. Ağır silahların alınmasını istiyor. Sonra yine Türkiye güvenli bölge diye bahsedilen yere mültecileri yerleştirmek istiyor. Böyle bir süreç Türkiye’yi bekliyor ama aynı zamanda zor ve kolay olmayan bir süreçte bu.”