K24 ÖZEL - Körfez barışı Türkiye ve İran’a kapı açar mı?

Körfez ülkelerinin Katar'la yaptıkları anlaşmanın bölgede “dayanışmayı ve istikrarın sağlanmasını amaçladığı” belirtilirken, bunun Türkiye ve İran üzerindeki etkisinin nasıl olacağı merak konusu.

İSTANBUL (K24)

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Umman, Kuveyt ve Bahreyn'in Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini dondurması ve hava sahalarını Doha'ya kapatmalarıyla başlayan "Körfez krizi", 3,5 yıl sonra 4 Ocak’ta sona erdi.

Buna göre, altı Körfez ülkesi, daha önce "terör örgütlerine kaynak sağladığı" gerekçesiyle ilişkilerini askıya aldığı Katar ile ilişkilerin normalleştirilmesini öngören "dayanışma ve istikrar" anlaşmasını imzaladı.

Körfez anlaşmasıyla beraber Katar'a uygulanan hava, kara ve deniz ambargosu kalkacak; Doha komşularına açtığı uluslararası davaları geri çekecek ve taraflar medya üzerinden birbirleri aleyhinde yürüttüğü kampanyalara son verecek.

Öte yandan Körfez ülkeleri arasında yapılan anlaşmanın Türkiye’nin Libya başta olmak üzere Doğu Akdeniz ve Yunanistan cephesindeki durumları nasıl etkileyeceği de gündemde.

Uzmanlar, Körfez ülkeleri arasında sağlanan uzlaşmayı ve anlaşmanın Türkiye - İran üzerindeki etkisini değerlendirdi.

ANKASAM BAŞKANI: TÜRKİYE HEDEFLERİNE DEVAM EDECEK

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Körfez anlaşmasının Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya politikalarına yönelik olumsuz bir tablo oluşturmayacağını ifade etti.

K24’e konuşan Prof. Dr. Erol, “Körfez anlaşmasından dolayı Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya’daki mevcut hedeflerinden ve çıkarlarından vazgeçmesi mümkün olmayacaktır” diyerek, şunları kaydetti:

“Türkiye hem Akdeniz’de hem Libya’da ve hatta Yunanistan’a karşı çıkarlarını korumaya devam edecektir. Türkiye ile Katar politikaları da devam edecek. Ayrıca Türkiye’nin izlediği olumlu politika bu anlaşmanın yapılmasına katkı sundu. Dolayısıyla bu anlaşmayla birlikte Körfez ülkelerinin Katar’a yönelik politikaları ters tepmiş durumda. Anlaşmayı isteyenler krizi isteyenlerdi. Çünkü Körfez ülkeleri Katar’a baskı uyguluyorlardı.”

Körfez ülkelerinin Katar’a yönelik sonuç alamadıkları için anlaşmaya yanaştıklarını savunan ANKASAM Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri, Katar’a yönelik uyguladıkları politikadan bir sonuç alamadı Daha da ötesi uyguladıkları politika sürdürülemez hale geldi. Suudi Arabistan’ın içerisinde bulunduğu ekonomi, siyasi ve sosyal koşullara bakıldığında, ülke ciddi anlamda bir krize doğru gidiyor. Yine bu krizlerde BAE’nin Arabistan karşısında net bir pozisyon kazandığı görülüyor. Suudi Arabistan açısından ise bir karar verme durumu söz konusuydu. Mısır’daki sorunlar da normalleşme sürecini kaçınılmaz kılıyordu. Hem Suudi Arabistan hem onunla birlikte hareket ettiği Mısır, BAE ve Bahreyn gibi ülkeler, bu tur krizlerin maliyetlerini daha fazla karşılayamadıkları için anlaşma yaptı.”

Erol, “Ben bundan sonra Katar’ın Türkiye’ye ve İran’a yönelik bir politika değişikliği yapacağını beklemiyorum” ifadesini kullandı. 

KATAR’DAKİ TÜRK ASKERİ ÜSSÜ TARTIŞMASI

Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Katar'a yönelik ablukanın başlatmasının ardından Türkiye, Doha'nın en sıkı destekçilerinden biri olmuştu. 2017 yılında Katar’a gemilerle gıda yardımı yapmış, ayrıca Türk askerini Doha'daki El Rayyan Üssü'nde konuşlandırmıştı.

Ancak Doha ile Ankara arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşmasına dayanan bu asker gönderme süreci başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Körfez ülkelerinin tepkisine neden olmuştu. Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin ambargoyu kaldırmak için Haziran 2017'de Katar'a gönderdiği ve 10 gün içinde uygulamasını istediği şartları içeren 13 maddelik listede "Türkiye'nin askeri üssünün kapatılması" talebi de yer almıştı. Ancak Türkiye, halen buradaki askeri varlığını sürdürüyor.

ORSAM BAŞKANI: İSRAİL VE YUNANİSTAN’A DESTEK AZALIR

K24’e değerlendirmelerde bulunan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal da Körfez ülkeleri ve Katar arasında gerçekleşen anlaşmanın Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz politikalarına yönelik olumlu katkılarının olabileceğini belirtti.

Prof. Dr. Uysal, “Çünkü Türkiye’ye karşı olan kim varsa bu körfez ülkeleri ona destek veriyor. Bence bundan sonra İsrail ve Yunanistan’a destek azalır. Türkiye düşman değil ama düşman gibi gösterilmek isteniyor. Bu politikalarına destek bulamazlar. Onun için bu anlaşmayla, Türkiye’nin faydasına olacak bir gelişme oldu” ifadelerini kullandı. 

ANLAŞMA TÜRKİYE’NİN KATAR’DA ASKER BULUNDURMASINI NASIL ETKİLER? 

Anlaşmanın Türkiye’nin Katar’daki askeri üslerini etkilemeyeceğini savunan Uysal, “Bu anlaşma Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığını hiç etkilemez. Zaten ambargocular bu durumdan rahatsızdı. Askeri üssün kardırılmasını istiyorlardı. Türkiye de karşı çıkmıştı. Ama onlar ambargoya devam etti. Şimdi ambargoyu kaldırdıklarına göre onların bu talebi tamamen anlamsız hale gelmiş oluyor. Zaten Türkiye, Araplar arasında bir husumet var diye oraya gitmemişti. Dolayısıyla bundan bağımsız olarak Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığı devam eder” dedi. 

Anlaşmanın İran ve İsrail üzerindeki etkisiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan ORSAM Başkanı, şunları dile getirdi:

“İsrail Türkiye ve İran düşmanlığından dolayı Arapları yanına çekmeye çalışıyordu. Katar’ı İran’la yakın ilişikler kurmakla suçluyorlardı ama Katar ambargosu aslında Katar’ı İran’a daha da yaklaştırdı. Amacının tersine bir sonuç verdi. Dolayısıyla bundan fayda olmadığını gördüler. Şimdi Körfez ülkeleri Katar’la normalleşince İsrail’le yakınlaşma da azalacaktır. Joe Biden de geldi, o da Arap ülkelerine çok baskı yapmayacaktır diye düşünüyorum. Körfez ülkelerinin İran’a yaklaşımı çok değişmez bence. Ama bu durum Suudi Arabistan’a bağlı… Eğer Suudi rejimi ‘İran’la iyi geçinmek istiyoruz’ derse, -ki İran da şu an sıkışmış durumda- bu durum onun da işine gelir. Ama Yemen krizinin çözülmesi gerekiyor. İran belki biraz tehditlerini azaltabilir. O da kolay bir iş değil.”

DR. PEKÖZ: TÜRKİYE İZOLE EDİLECEK

Siyaset bilimci ve yazar Dr. Mustafa Peköz ise, Orsam ve Ankasam başkanlarının aksine Türkiye’nin bu süreçte zorlanacağını savundu.

K24’e konuşan Dr. Peköz, “Hiçbir şey olmamış gibi Katar'ın yeniden Arap Birliği'ne dahil edilmesi mümkün olmadığını biliyoruz” diyerek, şunlar söyledi:

“Burada en önemli sorun Katar ile Türkiye'nin geliştirdiği bir kısım ekonomik ve askeri ilişkilerin geleceğidir. Ankara'ya karşı tutum almış Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkelerin örneğin Türkiye'nin Katar’daki askeri üslerine sessiz kalmaları mümkün değildir. Önümüzdeki süreçte bu daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Katar - Türkiye ilişkilerinin aşamalı olarak Arap Birliği’ne dönüşeceğini görebiliriz. Yeni Amerika yönetiminin Ortadoğu stratejisindeki ince ayrıntıları dikkate alınırsa, Türkiye'nin çok ciddi olarak zorlanacağını ve Ortadoğu siyasetinde önemli oranda izole olabileceğini söylememiz mümkün.”

“Körfez ülkelerinin Katar ile yaptığı anlaşmanın arka planında hiç şüphesiz ki Trump yönetimi var” diyen Peköz, bunun sebebinin İran’ı köşeye sıkıştırmak olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hiç şüphesiz ki bu bloğun İsrail ile kuracağı ilişkiler son derece önemlidir. Trump’ın Ortadoğu siyasetinde belki de en başarılı hamlesi bütün Arap dünyası ile İsrail’i bir araya getirmesidir. Bu noktada önemli bir adım attı. Böylelikle hem İsrail'in Arap dünyası ile kurduğu ilişkiler Filistin karşısında çok daha meşru bir pozisyona geldi hem de İran'a karşı ortak bir bloğun oluşturulmasında önemli bir inisiyatif almış olacak. Bu durum aynı zamanda Joe Biden yönetiminin İsrail, İran ve Suudi Arabistan merkezli Arap dünyası dengesinin nasıl şekillendirmesi bakımından bir kısım zorluklar yaşanmasına yol açacaktır. Katar'ın Arap Birliği'ne dahil edilmesi özellikle İsrail'in bölgesel strateji bakımından önemli bir kazanım olarak değerlendirebiliriz.”

İRAN: İRAN NE BİR DÜŞMAN NE DE BİR TEHDİT

Körfez ülkelerinin Katar’a karşı abluka gerekçesi olarak gösterdiği İran konuyla ilgili açıklama yaptı.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif yaptığı açıklamada, “Baskı ve şantaja karşı cesur direnişindeki başarısından ötürü Katar'a tebrikler. Diğer Arap komşularımıza ise: İran ne bir düşman ne de bir tehdit. Günah keçisi bulmaya artık son - özellikle de pervasız patronunuz giderken. Artık güçlü bir bölge için teklifimizi kabul etme zamanı" demişti.

TÜRKİYE: MEMNUNİYET VERİCİ

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını açıklayarak, "Körfez İhtilafının çözümü yolunda ortak bir irade serdedilmesi ve Katar’la diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edileceğinin açıklanması memnuniyet vericidir. Çeşitli vesilelerle vurguladığımız üzere Türkiye, Körfez İşbirliği Konseyi’nin birlik ve dayanışmasına önem atfetmektedir. Türkiye, Körfez ülkeleri arasında güvenin yeniden tesisiyle stratejik ortağı olduğumuz KİK ile kurumsal işbirliğimizin ilerletilmesi için çaba göstermeye hazırdır" ifadelerini kullanmıştı.

NE OLMUŞTU?

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn; "teröre destek verdiği ve bölgeyi istikrarsızlaştırmayı hedefleyen politikalar izlediği" gerekçesiyle 5 Haziran 2017’de Katar'a ambargo uygulamaya başlamıştı.

Doha yönetimi suçlamaları reddetmiş, dört ülke 13 maddeden oluşan taleplerinin reddedilmesi üzerine Katar'la diplomatik ilişkileri de kesmişti.

Katar'ın reddettiği talepler arasında ülkedeki Türk askeri üssünün kapatılması, Müslüman Kardeşler üyelerinin ülkeden çıkarılması, medya kuruluşu Al Jazeera'nin yayınını durdurması, İran'la ilişkilerin zayıflatılması ve Yemen'deki Husilere desteğin sonlandırılması da bulunuyordu. Katar ise silahlı milis grupları desteklediği iddialarını reddediyordu. Türkiye, ambargonun ardından Katar'a en fazla destek veren ülkelerden olmuştu.