Gökbilimciler ‘kahverengi cüce gezegen’ keşfetti
Gökbilimciler nesneye daha yakında baktıklarında, aslında bu yıldız sisteminde benzer büyüklüğe sahip iki yıldız daha olduğunu ve yalnızca birisinin bu şekilde kısa süreli karartma yaşadığını fark etti. Bu durum, araştırmacılara, yıldızın yüzeyinde ya da yüzeyin hemen üzerinde koyu bir şey olduğunu düşündürdü.
HABER MERKEZİ
İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, NGTS-7 olarak adlandırılan gökcismini gözlemlemeye başladı.
Gökbilimciler nesneye daha yakında baktıklarında, aslında bu yıldız sisteminde benzer büyüklüğe sahip iki yıldız daha olduğunu ve yalnızca birisinin bu şekilde kısa süreli karartma yaşadığını fark etti. Bu durum, araştırmacılara, yıldızın yüzeyinde ya da yüzeyin hemen üzerinde koyu bir şey olduğunu düşündürdü.
arXiv sitesinin ön baskı sayfasına gönderilen bir makalede, astronomlar bu durum hakkında bir açıklama sunuyor. Kahverengi cüce o kadar dar bir yörüngeye sahip ki, yıldızlardan birinin yörüngesindeki turunu yalnızca 16,2 saatte tamamlıyor.
Fransa’nın Marsilya kentindeki ‘Laboratoire d’Astrophysique’ (Astrofizik Laboratuvarı) kurumunda bir gökbilimci olan ve araştırmaya dahil olmayan Hugh Osborn, araştırma grubundaki astronomların, kahverengi cüceden yayılan karmaşık yapıdaki ışığın ve iki küçük genç yıldızın aslında nereden geldiğini çözerek, bu sistemden yayılan kafa karıştırıcı sinyali ayrıştırmalarının çok etkileyici olduğunu ifade ediyor.
Araştırmacılar bu olayı çözmek amacıyla, dış gezegenleri saptamak için kullanılana benzeyen bir yöntem uyguladı.
Araştırmacılar kahverengi cücenin ana yıldızı ve Dünya arasındaki geçişini gözlemleyerek, ışığın ne kadar azaldığını ölçtü. Işıktaki azalma, “geçiş” sinyalinin bir göstergesi, ayrıca yıldızda yaşanan kısa süreli ve kısmi tutulma, güçlü bir teleskopla dahi doğrudan görülemeyecek düzeyde küçük ve karanlık bir olay.
KÜÇÜK YILDIZ VE BÜYÜK CÜCE
Live Science’a demeç veren Osborn, şunları söyledi:
“Bu sistemi tespit etmek, sanırım işin kolay kısmı. Yıldız çok küçük ve kahverengi cüce ona kıyasla daha büyük olduğu için, geçiş sinyali aslında (geceleri gökyüzünde yapılan gözlemlerde tespit edilen alışılmış bir dış gezegeninkinden) neredeyse 10 kat daha büyük.”
Osborn, “Alışılmış bir kahverengi cücenin sıcaklığı, gözlerinize siyah gibi görünen ılık su ile kırmızı renkte hafifçe parlayan bir kamp ateşi arasında bir yerdedir” diyerek, sözlerine şöyle devam etti:
“(Bu sistem) bağlamında, kahverengi cüce, yörüngesinde döndüğü yıldız tarafından ısıtılıyor, yani nesnenin gündüz kısmındaki yüzeyi sıcak ve kırmızı bir renkte parlıyor olmalı. Gece tarafı ise daha koyu renkte olabilir; fakat sıcaklığın bir kısmı rüzgârlarla emilir ve burayı da ısıtır.”
Osborn, gerçekte neye baktığınızı anlamak için tüm bu farklı faktörlerin hesaba katılmasının gökbilimciler açısından zorlu bir iş olduğunu ifade ediyor.
Osborn, herhangi bir kahverengi cücenin tespit edilmesinin heyecan verici olduğunu söylüyor. Bu nesneler, Jüpiter’den ya da bilim insanlarının tipik diye nitelendirdiği büyük dış gezegenlerden onlarca kat daha büyük, fakat bir yıldız gibi nükleer füzyonla ışık yayacak düzeyde ağır değil.
Osborn, bu büyük boyutlarından dolayı yıldızların önünden geçişlerini saptamak kolay olabilir diyor. Bunun gibi yıldızların önünden 20’den az geçiş keşfedildi ve galaksinin başka yerlerinde yalnızca bin civarında (kahverengi cüce) keşfedildi.
BİR ‘KAHVERENGİ CÜCE ÇÖLÜNDEYİZ’
Buna karşılık, gökbilimciler bugüne dek binlerce dış gezegen buldu. Bu sebeple, bilim insanları, en azından uzayın bu bölgesinde açıkça gözlemleyebileceğimiz bir tür “kahverengi cüce çölü” olduğundan söz ediyor.
Osborn, “Onlardan çok azını keşfetmiş olmamız… onları ıskaladığımız için değil, son derece nadir bulunmalarından kaynaklanıyor olmalı” dedi.
Osborn, bu durumun, özellikle de ev sahibi yıldızına yakınlığı nedeniyle, kahverengi bir cüce için bile garip olduğunu söylüyor.
Kahverengi cüce, sistemdeki diğer yıldızın çekim etkisiyle dar yörüngesine itilmiş gibi görünüyor.
Şimdi, ev sahibi yıldızı ile mükemmel bir şekilde senkronize halde iki gökcismi dönüyor ve sanki bir iple birbirlerine bağlıymış gibi gezegenin bir tarafı daima yıldızın aynı yüzüyle karşı karşıya olacak şekilde yörüngesinde yol alıyor.
Araştırmacılar, zaman geçtikçe, ev sahibi yıldızın manyetik kuvvetlerinin kahverengi cücenin yörüngesini yavaşlatacağını, ayrıca yörüngenin daralmasına ve geçişlerin daha düzenli biçimde gerçekleşmesine yol açacağını ifade ediyor. (Kaynak: Live Science, Gazete Duvar)