DEM Parti Hukuk Komisyonu: Umut hakkı için bir an önce adım atılmalı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu, "umut hakkı"nın gerçekleşmesi noktasında iktidar, Meclis ve sorumlu herkesin bir an önce adım atması gerektiğini vurguladı.
DEM Parti Hukuk Komisyonu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin “umut hakkı” kararına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin en önemli kararının “umut hakkı” olduğuna dikkat çekti.
“Umut hakkı”nın, ömür boyu hapis cezası alan tutsakların belirli bir süre sonra cezalarının gözden geçirilmesi ve serbest kalma hakkının tanınması olduğunu belirten Türkdoğan, şunları söyledi:
"Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ölünceye kadar infazı yaşamı sona erinceye kadar infazı kabul etmemektedir. Bu durumu sözleşmenin 3’üncü maddesine işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış yasağına aykırı olarak görmektedir. Verdiği kararlarla da Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerde ömür boyu hapis cezasını kabul etmemektedir. Bunu da biz umut hakkı olarak tanımlıyoruz.”
Türkiye'nin AİHM kararının gereğini yerine getirmediğini ve Türkiye'nin AİHM kararının ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında 25 yılı dolduran mahpusla ilgili bir değerlendirme mekanizması kurulması yönünde bir yasal düzenleme yapmadığı için derin üzüntü duyduğunu belirten Türkdoğan, "Tabii biz bu kavramı hukukçular olarak eleştiriyoruz. Derin üzüntü duyabilirsiniz ama sizin elinizde mekanizmalar var, araçlar var. Üzüntü duymak yerine Sözleşmenin 46’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasını işletebilirsiniz. Yani ihlal prosedürünü işletip dava dosyasını yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne intikal ettirip oradan kararın uygulanmadığına dair bir karar çıkartabilirlerdi ki biliyorsunuz Osman Kavala dosyasında böyle yapılmıştı. Yine Bakanlar Komitesi kararında doğrudan doğruya Adalet Bakanlığı'na çağrı yapıyor ve diyor ki, ‘İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda düzenleme yaparken ‘umut hakkı’nı mutlaka düzenleyin.’ diyor." ifadelerini kullandı.
"DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu olarak Bakanlar Komitesinde beklentimiz şu; umarız önümüzdeki birkaç aylık dönemde ‘umut hakkı’nı gerçekten hayata geçiririz hep birlikte." diyen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat eğer bu hak hayata geçirilmezse Bakanlar Komitesi'nin yapması gereken prosedür bellidir. Sözleşmenin 46’ncı maddesinin 4’üncü paragrafını işletmektir. Yani ihlal prosedürünün başlatılabilmesi için dosyayı yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göndermektir. Bu hukuki bir prosedürdür. Bunun yerine getirilmesi gerekir. Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden beklentimiz var. Bakın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan komisyonun öncelikle Sayın Öcalan'la bir an önce görüşmesi gerekir. Bunun yöntemini elbette ki Sayın Meclis Başkanı kararlaştırır. Komisyonun kendisi kararlaştırır. Ama bir heyetin mutlaka Sayın Öcalan'la İmralı Adası'nda görüşmesi ya da güvenlik önlemlerinin alınarak Sayın Öcalan'ın Meclis’e getirilip mecliste komisyonla buluşturulmasının sağlanması gerekir."
Meclis komisyonunun Öcalan'ın görüşlerine başvurması gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, "Demokratik entegrasyon yasaları konusunda, geçiş dönemi yasaları konusunda, barışın hukukunun oluşturulması anlamında barış yasaları konusunda Sayın Öcalan'ın görüşlerini almak durumundadır. Meclis komisyonu. Öyle yani herkesin görüşlerini aldınız. Bu süreci başlatan baş aktörün, başlatan ana muhatabın bu sürecin baş müzakerecisinin görüşlerini de almak durumundasınız." dedi.
Öcalan'ın Türkiye demokratik kamuoyuyla buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Türkdoğan, "Avukatlarıyla, ailesiyle, heyetlerle görüşmesinin sağlanması ve bunların rutin hale getirilmesini de özellikle vurguluyoruz. Ama bitirirken gerçekten bu çatışma çözüm sürecini başarmak istiyoruz. Sayın Öcalan bu konuda kararlı bizler de çok kararlıyız. Barışı getirebilmemizin yolu da Sayın Öcalan'ın mutlaka sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının geçmesinden gerekiyor. Siyasi iktidar bakımından uluslararası hukukun gereği olarak bir meşruiyet var zaten. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar vermiş. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi size tavsiyede bulunuyor. Yani şu anda kamuoyu önünde herhangi bir yetkilinin çıkıp, ‘Ya biz bu ‘umut hakkı’nı yapamayız.’ diyebilecek tek bir argümanı yok. Mahkeme kararı var. Siyasi organ kararı var. Biz bir an önce ‘umut hakkı’nın gerçekleşmesi noktasında siyasi iktidarın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, bu konuda sorumlu olan herkesin adım atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.” diye konuştu.