Tuncer Bakırhan: Demokrasiler tabularla değil, demokratik müzakerelerle gelişir
“Bu yılki Meclis, ilk Meclis kadar önemlidir”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclisin PKK lideri Abdullah Öcalan’ı dinlemesi ve Selahaddin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğini savunurken, Türkiye’nin Nusaybin Sınır Kapısını açarak tarihsel bir adım atabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Tuncer Bakırhan, partisinin Mecliste düzenlediği haftalık grup toplantısında yaptığı konuşmada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna dikkati çekerek, barış sürecinin en önemli zeminlerinden birisi olduğunu belirtti.
Bakırhan, “Bu komisyon, bir asırdır ülke gündeminden düşmeyen ve son 50 yılda büyük acılar yaşatan bir meseleyi konuşuyor: Kürt meselesini konuşuyor. Komisyonda dinlediğimiz tüm davetlilerin farklı perspektiflerden de olsa ortak bir vurgusu vardı; çözüm olmalı, ölümler sona ermeli. Eski Meclis başkanları 'umut hakkı' ve eşit yurttaşlığın şart olduğunu vurgularken; akademisyenler, bu meselede kök nedenlere inilmesi gerektiğini ve zihniyetin değişmesi gerektiğinin altını çizdiler.” diye konuştu.
Komisyonun PKK lideri Abdullah Öcalan’ı da dinlemesi gerektiğini kaydeden Bakırhan, “Hepimiz şahidiz son 40 yılda ne zaman Öcalan konuştuysa Türkiye'de çözüm ve barış gündeme geldi, diyalog, müzakere gündeme geldi. Öcalan'ın sunduğu barış perspektifi ile süreci aydınlattığına hepimiz şahit olduk. 100 yıllık bir meselenin çözümünü konuşurken ürkek olunmaz. Biraz cesur olmalı, önyargılarımızı bir kenara bırakmalıyız. Demokrasiler tabularla değil, demokratik müzakerelerle gelişir. Gelin bu yasama yılını Türkiye tarihinin çözüm yılı yapalım.” dedi.
Kobani davasında yargılanan Selahaddin Demirtaş dahil tüm tutukluların AİHM kararlarıyla serbest bırakılması gerektiğini savunan Tuncer Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
“Bu, beklenen adımların atılması gereken bir dönemdir. Kimse unutmasın ki bu Meclisin omuzlarında sadece bir yılın değil, 100 yıllık geleceğin tarihsel sorumluluğu duruyor. Bu yılki Meclis, ilk Meclis kadar önemlidir. Meclisimiz, demokratik müzakereyle demokratik cumhuriyeti inşa etme göreviyle karşı karşıyadır. Türkiye’nin yüzde 95’inden fazlasını temsil eden Meclise sesleniyoruz; bu yıl, herhangi bir yıl değildir. Bu bağlamda çağrımız açık ve nettir. Gelin, bu yasama yılını Türkiye tarihinin çözüm yılı yapalım.”
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta varılan anlaşmaya değinen Bakırhan, anlaşmanın Şam yönetimi tarafından uygulanmadığını şu sözlerle açıkladı:
“10 Mart mutabakatı, Suriye'deki tarafların demokratik çözüm için attıkları önemli bir adımdır. Maddeleri de açık ve net bir şekilde ortadadır. Bir ortak güvenlik mekanizmasının kurulması gerektiği söylenmişti. Ademi merkeziyetçi sistemin oluşturulmasına işaret etmişti. Eşit temsil ve katılımı içeriyordu. Aynı zamanda başta Kürtler, Aleviler ve Dürziler için de anayasal güvenceler istiyordu. Peki, sizlere soruyorum; Kim 10 Mart mutabakatına uydu? Kim uymadı? Kim gereğini yerine getirdi? Kim getirmedi? Biraz akıl, biraz vicdan. Suriye Geçiş Hükümeti böyle bir mutabakat varken tek başına bir anayasa taslağı açıkladı. İçinde Kürt yok, Alevi yok, Dürzi yok, Hristiyan yok, diğer halklar ve inançlar yok. Bir kabine belirledi. Maşallah hep kendisiyle birlikte geçmişte savaş içerisinde olan bir kabine. Yine farklılıklar yok. Geçici bir anayasa taslağı açıkladı. Hiç kimsenin düşüncesini almadı. En sonunda da kendisinin seçtiği 6 bin delege ile bir seçim yaptı. Şimdi bu mudur mutabakat? Bu mudur mutabakata uymak? Bu mudur mutabakata saygı göstermek?”
“Orta Doğu'da açık söylüyorum, siyaseti çözüm olarak gören tek yapı Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'dir.” diyen Bakırhan, SDG’nin yapıcı adımlar attığını savunarak, “Suriye geçiş hükümeti, Kürtlerin bu yapıcı ve pozitif tutumuna denk düşen bir pozisyonda olmalıdır. Şimdi sıra Şam’dadır. Bu yapıcı adımlara, bu yapıcı girişimlere artık Şam da yapıcı yanıtlar vermelidir.” diye konuştu.
İktidarın Suriye’deki rolüne işaret eden Bakırhan, “Türkiye yönetimi siyasi olarak Kuzeydoğu Suriye Özerk yapısıyla da görüşmelidir. Sadece bununla kalmamalıdır. Nusaybin Sınır Kapısını da açarak tarihsel bir adım atabilir. Bu Türkiye'ye olan güveni de pekiştirir. Sadece Türkiye değil, komşu ülkeler ve bölgesel aktörlerde Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam arasında müzakerelerde yapıcı bir rol oynamalıdır. Yapıcı bir rol oynamalarını bekliyoruz.” çağrısı yaptı.
"Türkiye’de barış, Suriye’de demokrasi ve Orta Doğu’da istikrarın en çok Türkiye ekonomisine yarayacağını söylüyoruz." ifadesini kullanan Tuncer Bakırhan'a göre "barış mümkündür, yeter ki irade, cesaret ve samimiyet olsun."