Bakırhan: Kayyum düzenine son verebiliriz
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, barış sürecinin barış sadece Kürtlerin değil, 86 milyonun olduğunu söyledi.
Bakırhan, 25 Ekim Cumartesi günü, İstanbul Esenyurt’ta düzenlenen mitingde konuşma yaptı.
Barış sürecine değinen Bakırhan, şunları kaydetti:
"Öcalan'ın büyük bir çaba, emek ve sorumlulukla üzerine aldığı tarihi bir fırsat Türkiye'nin önünde duruyor. Bu tarihi fırsat hepimiz içindir. Sayın Öcalan artık kan dursun, çatışma olmasın, gençlerimiz yaşamını yitirmesin diye tek taraflı bir çağrı yaparak çok önemli bir adım attı. Sayın Öcalan, savaşa ve çatışmaya giden trilyonlarca doların Esenyurt'taki emekçilerin cebine girmesi için, emekçilerin hakkını alması için, gençlerin çalınan geleceğinin tekrar yeşermesi için böyle bir süreç başlattı.
Sayın Öcalan Kürt, Alevi, diğer halklardan ve inançlardan bütün renklerin demokratik bir Türkiye'de eşit yurttaş olması için böyle bir süreç başlattı. Dolayısıyla bu süreç sadece Kürtlerin değildir; Esenyurt'ta tekstil fabrikasında çalışan emekçilerin, fabrikalarda ailesini geçindirmek için çalışan işçilerin de sürecidir. Bu süreç 86 milyonun sürecidir. Barış her zaman iyidir. Barış demek ekonominin kalkınması demektir. Barış demek kayyumsuz bir Türkiye demektir. Barış demek çevrenin katledilmediği, kadının katledilmediği, herkesin kendi diliyle ve kimliğiyle özgür ve eşitçe yaşadığı bir Türkiye demektir.
Dolayısıyla bu süreçte sizin, Esenyurtlu emekçilerin de üzerine büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Dün olduğu gibi, genel seçimlerde olduğu gibi Esenyurt bu süreçte de dayanışarak, ittifak yaparak, omuz omuza mücadele ederek bu süreci başarıya ulaştırmaya var mı? Evet, Esenyurt var. Çünkü barış hepimizin ortak meselesidir. Esenyurt’un bu ortak meselemize sahip çıkacağına inanıyorum.”
"Bugün Türkiye'de ne tam anlamıyla barış var ne demokrasi var ne özgürlükler var ne de emeğin hakkı var. İşte bizler bugün devrimci ve demokratik partilerle birlikte tam da Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bu dört ana sütunun hayat bulması için buradayız." diyen Bakırhan, "Yıllardır bütün zulüm politikaları karşısında eğilmeyen, direnen bir dinamik. Bu bahsettiğimiz dinamik, son yerel seçimlerde de kent uzlaşısıyla bu dört sütunun Türkiye'de gerçekleşmesini sağlayacak bir güce, bir kudrete sahiptir. Eğer bugün ve dün olduğu gibi yarın da Kürt, kadın, Alevi, genç, ezilenler olarak hep birlikte alın terimize, barışa, adalete, hukuka sahip çıkarsak bu kötü gidişata dur diyebiliriz. Bu kayyum düzenine son verebiliriz. Kayyum demişken, sizlerin iradesiyle seçilen Ahmet Özer'in yerine kayyum atanmıştı. Bugün cezaevindedir. Bu vesileyle başta Ahmet Özer olmak üzere cezaevinde bulunan, yerine kayyum atanan, kent uzlaşısı nedeniyle tutuklanan bütün yoldaşlarımıza buradan selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Esenyurt, Ahmet Özer ile birliktedir. Esenyurt iradesine sahip çıkıyor. Esenyurt bir gün mutlaka iradesini dışarı çıkaracak; gücünü, kuvvetini, kudretini ortaya koyacaktır.” diye konuştu.
Şu ana kadar sadece Kürt tarafının adım attığını ve bu saatten sonra artık Mecliste kurulan komisyonun da iktidarın da geçiş yasaları başta olmak üzere adımlar atması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, "Kapsamlı yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu kayyumcu anlayışın, televizyon kanallarına kayyum atayan anlayışın, düşüncesini söylediği için insanları cezaevine atan anlayışın artık bitmesi gerekiyor. 21. yüzyılda TELE1’e kayyum atamak nedir? Biz bunu kınıyoruz, bunu eleştiriyoruz. Türkiye'nin kayyuma değil demokrasiye ihtiyacı var. Türkiye'nin Mehmet Şimşek'in ekonomi politikalarına değil, ekonomide adalete ihtiyacı var. Türkiye'nin çatışmaya değil barışa ihtiyacı var. Türkiye'nin sınır ötesine asker göndermeye değil; başta Kürtler olmak üzere sınır ötesindeki halklarla barışmaya, dayanışmaya, diyalog ve müzakere kurmaya ihtiyacı var. Bir an önce temel hak ve özgürlükler konusundaki adımlar atılmalıdır. Bir an önce, başta Esenyurt olmak üzere, iradesine kayyum atanan belediye başkanları belediyelerinin başına geçmeli ve halkın iradesini temsil etmelidir. Bir an önce demokrasinin inşa edilmesi için başta Meclis olmak üzere adımların atılması gerekiyor.” dedi.
Siyasi tutsakların özgürleştirilmesi gerektiğini de belirten Bakırhan, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay ve Osman Kavala’ya atıfta bulunarak, halkın alanları doldurup barışı yüksek sesle talep etmesi halinde siyasi tutsakların özgürleşebileceğini söyledi.
