“Kürdistan Bölgesi'nde gıda stoku yapanları duyduk”
K24’te yayımlanan “Basî Roj (Günün Konusu)” programına katılan Türkiye Cumhuriyeti Erbil Başkonsolosu Mehmet Akif İnam, 15 Temmuz’daki askeri darbe girişimi, Kürdistan Bölgesi-Türkiye ilişkileri ve Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının Türkiye vizesi alırken yaşadığı sıkıntıların çözümüne ilişkin soruları yanıtladı.

K24’te yayımlanan “Basî Roj (Günün Konusu)” programına katılan Türkiye Cumhuriyeti Erbil Başkonsolosu Mehmet Akif İnam, 15 Temmuz’daki askeri darbe girişimi, Kürdistan Bölgesi-Türkiye ilişkileri ve Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının Türkiye vizesi alırken yaşadığı sıkıntıların çözümüne ilişkin soruları yanıtladı.
Mehmet Akif İnam, 15 Temmuz günü Türkiye’de yapılmak istenen ancak başarısız olan darbe girişiminin hazırlıklarının uzun süre önce yapıldığına inandığını belirterek Fethullah Gülen Cemaatinin darbe girişimin arkasında yer aldığının açık olduğunu öne sürdü.
“Son çare olarak darbe yolunu seçtiler”
Darbe girişimi için “tiyatro” şeklindeki iddiaları reddeden İnam, “Darbecilerin amacı her şeyden önce seçilmiş hükümeti devirerek bir dikta yönetimini devreye koymaktır. Demokratik ülkelerde bu tür şeyler hiçbir şekilde kabul edilemez. Ancak ordu içine sızan bir grup askerin –biz onlar için asker kıyafeti giymiş terörist deriz- arkasında Fethullahçı terör örgütü diye bir güç var. Bu örgüt darbeyle ülke yönetimini ele geçirerek kendi fikir ve hedeflerini ülke bazında yaymayı amaçladılar. Bu grubun AK Parti ile bir ilişiğinin olması mümkün değildir. Bu grup, tavsiyesine az kalmışken kendileri için son çare olarak darbe girişiminde bulunmayı seçti.” şeklinde konuştu.
“Yalan yanlış haberlerle ilişkilerimize zarar vermek istediler”
Darbe girişiminin başarılı olması halinde Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki ilişkilerin nasıl etkileneceğine ilişkin soruyu yanıtlayan inam, “Darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye’nin ilişkisinin bulunduğu bütün ülkelerin olumsuz etkilenebileceğini söylemek mümkün. Kendim Kürdistan Bölgesi’nde görevliyim, burayla olan ilişkilere şüphesiz olumsuz tesir edecekti. Darbe girişiminin yaşandığı daha ilk saatleride yalan yanlış haber ve iddialarla bu ilişkilere zarar verilmek istendi. Ancak Türkiye-Kürdistan Bölgesi ilişkileri hükümetler düzeyindedir ve güçlü ilişkilerim devam etmektedir.” sözlerini kulandı.
“Kürdistan Bölgesi daha ilk anlarda desteğini sundu”
Kürdistan Bölgesi yetkililerinin darbe girişimi sonrası tepkilerine değinen Başkonsolos İnam, şöyle devam etti: “Kürdistan Bölgesel Yönetimi darbe girişiminin başladığı ilk andan itibaren süreci endişeyle izledi ve Türkiye’de seçilmiş hükümete, yani sivil iradeye desteğini duyurmuştur. Bunu hem Bölgesel Başkanlık hem de Başbakanlık açıklamalarında da gördük. Demokrasimizi destekleyen beyanlarda bulundular. Darbeyi kınadılar ve biz de tabi bundan memnuniyet duyduk. Ayrıca Sayın Başkan Mesut Barzani’yi temsilen ve Sayın Başbakan Neçirvan Barzani’yi temsilen yetkililer Başkonsolosluğumuzu ziyaret ederek yazılı beyan dışında şahsen de desteklerini bildirdiler. Biz bundan memnuniyet duyuyoruz çünkü Kürdistan Bölgesi’nin istikrarı Türkiye istikrarıdır ve aynı zamanda Türkiye’nin istikrarı da Kürdistan Bölgesi’nin istikrarı demektir. Bir güzel diğer yönü de hemen her kesimden- Kürt, Arap, Türkmen, Hıristiyan- destek mesajları aldık.”
“Kürdistan Bölgesi’nde gıda stoku yapanları duyduk”
İnam, Türkiye ile Kürdistan Bölgesi’nin komşuluktan öte kardeşlik ilişkisine sahip olduğu için iki tarafta diğer tarafta olan gelişmeleri yakından takip ettiğini ve darbe girişiminin hem hükümet hem de halk düzeyinde Kürdistan Bölgesi’ndeki dostları tarafından endişeyle izlendiğini belirterek, “Ben o gün yurt dışındaydım buradaki gelişmeleri göremedim ama Kürdistan Bölgesi’ndeki bazı vatandaşların benzinliklerden yakıt, marketlerden gıda stoku yapmaya çalıştıklarını da duydum. Bu endişelerinde haklılık payı çok çünkü iki komşu ülke ve iki bölgeden birinde yaşanan i gelişmeler diğer bölgeyi de etkileyebiliyor. Darbe girişimi başarısız olduktan sonra buradakilerin de rahat nefes aldığını fark edebildik.” dedi.
“Türkiye-Kürdistan Bölgesi ilişkileri aynı sıcaklıkta sürecektir”
“Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminden sonraki süreçte Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerdeki sıcaklık yerini bir durgunluğa mı bıraktı?” şeklindeki soruyu yanıtlayan İnam, “Bizim burayla ilişkilerimiz siyasi partilere bağlı ilişkiler değil devlet politikasına bağlı ilişkilerdir. Bu Sayın Davutoğlu da olsa Sayın Yıldırım da olsa aynı sıcaklıkta devam edecektir. Sayın Yıldırım ile Sayın Barzani arasındaki telefonda da bu husus vurgulandı. Kesinlikle bir soğukluk söz konusu olamaz ancak bazı gelişmelerin bazı basın yayın kuruluşlarınca yanlış aksedilmesi sonucu bir takım bu yönlü anlaşılmalar olabilir.” diye konuştu.
“Vizeyle ilgili sıkıntılar var üstesinden gelmeye çalışıyoruz”
Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının karşılaştığı vize sorunlarına da değinen İnam, “Türkiye, Şubat ayında vize sistemini değiştirmek zorunda kaldı. Bunu yaparken kesinlikle Irak veya Kürdistan Bölgesi kastedilmedi. Tamamen Türkiye’deki yasadışı olaylarla mücadele kapsamında yapılan bir düzenlemeydi. Biz her zaman iş adamlarının ve turistlerin hareketliliğini destekledik ve bu yolla ilişkilerin daha fazla gelişmesini istedik. Bizim arzumuz bir vize probleminin olmamasından yana tabi ama maalesef bu uygulama bazı sıkıntılar yarattı. Üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının, hem elektronik vize almaları hem de etiket vize almaları mümkün ancak talep çok fazla olduğu için bizim de konsolosluk olarak imkanlarımız kısıtlı olduğundan yetiştiremedik. Bu da bir takım sıkıntılar doğurdu.” diye ekledi.
Türkiye’nin neden Kürdistan Bölgesi ile Iraklı vatandaşlara yönelik vizeyle alakalı aynı muameleyi uygulandığına ilişkin soruya yanıt veren İnam, sözlerine şu şekilde devam etti: “Vize uygulaması pasaporta yapılıyor. Dolayısıyla bölgeler veya vilayetler arasında teorik olarak bir ayırım yapmak mümkün değil. Ama biz, Erbil Başkonsolosluğu olarak buradaki dostlarımıza gücümüz el verdiğince kolaylıklar sağlamaya çalıştık. Ancak imkanlarımız kısıtlı olduğundan istediğimiz derecede başarılı olamadık. Şu anda bazı denemeler yapıyoruz bazı firmalarla görüşüyoruz. Ayrıca bazı firmalar uygunsuz bir şekilde vatandaşlar için vize temininde bulunuyor. İnsanları yanlış yönlendiriyor. Vatandaşlar için para karşılığı vize almaya çalışıyorlar. Biz bunları kaldırmak için bazı düzenlemeler yaptık İnşallah önümüzdeki süreçte uygulamasını göreceğiz. Benim elimde olsa vizeyi ortadan kaldırırım kimlik kartını göstereni almak lazım. Ama vize işinin kolaylaşacağına inanıyorum ve yakında güzel müjdeler vereceğiz. Başkonsolosluğa vize başvurusunda bulunan herhangi bir Kürdistan Bölgesi vatandaşı büyük bir ihtimalle zaten vizesini alıyor. Sıkıntı bu başvuruyu yapabilmekti. Bizde o başvuru yöntemini kolaylaştırmaya çalışıyoruz.”